ismet eyüboğlu


17 NİSANLAR NELERİ ANIMMSATIR BİZLERE?

Bugünün gençlerinden sorsanız kaç kişi Fakir Baykurt´u tanır acaba?


17 NİSANLAR NELERİ ANIMMSATIR BİZLERE?

Bugünün gençlerinden sorsanız   kaç kişi Fakir Baykurt´u  tanır acaba?
İsmini duyanlar tek tük çıkar herhalde.Bazıları da Gogool amcalarından bakarak cevap verebilir.
Ancak bizim anlatmak istediğimiz bu değil doğal olarak; bizim sorduğumuz kaç 
kişi İrazca´nın Dirliğini, kaç kişi Efkâr Tepesini, kaç kişi Kaplumbağaları, Tırpanı
Yılanların Öcünü ... okumuştur anlamında.
Bizim kuşağımız köy enstitü tülü değildir, keşke alabilseydik, onlar bizden bir önceki kuşaktı.Ancak biz onlardan çok şey öğrendik.
Köy enstitüleri 1939 da kuruldu, 47, 48 ´de de kapatıldı.On yıl bile değil.Sayıları yirmi bir taneydi.Bu kadar kısa süre içinde o kadar kök saldılar ki onların kökünü kazımak isteyenler onlarca yıl uğraşmak zorunda kaldılar.Nihayet birçoğu yaşını başını doldurup bu dünyadan göç etti de etkileri azaldı.
Merak edenler için aklıma gelen birkaç ünlü ismi burada anmak isterim:
Fakir BAYKURT(yazar)
Mahmut Makal(yazar)
Mehmet Başaran(yazar)
Ümit Kaftancıoğlu(yazar)
Emin Özdemir(yazar)
Talip Apaydın(yazar)
....................
Bu isimler genellikle geriye birçok kitap , eser bırakmış isimlerdir.Kuşkusuz yöremizde de birçok köy enstitüsünden yetişmiş eğitimcilerimiz olmuştur.Onları
araştırıp ortaya çıkarmak mutlaka gerekir, mutlaka da yapmak lazım.Böyle bir araştırma yapmadan onlar hakkında söz söylemeyi burada uygun görmüyorum.
Fakir BAYKURT sadece bir köy enstitülü değil, sadece bir yazar değil, öğretmenlerin öğretmeni , bir aydınlanma savaşçısı,bir örgütçüydü.Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS)  genel başkanıydı.Halkçı, bilimsel, aydınlanmacı, lâik  eğitimin yılmaz savunucusuydu.1969 da büyük öğretmen boykotunun arkasından Maçka´ya gelmişti.Maçka´nın boykota verdiği büyük desteği biliyordu.O zaman Maçka TÖS binası izbe bir yerdi.Lokalden içeri girince :"Bu kadar büyük ses buradan mı çıkıyor?"diye hayret etmişti.
96 senesiydi.Fakir Baykurt´u bir televizyon kanalında izliyorum.Yine böyle bir  enstitü yıl dönümünde .Sunucu Fakir Hocaya şöyle bir soru yöneltti:
-Hocam enstitüler kapatılmamış olsaydı, bugün nasıl bir Türkiye olurdu?
Çok az bir ikirciklenmeden sonra soruyu yanıtladı:
-Hiç değilse on milyonluk bir İstanbul köyü olmazdı, dedi.O zaman İstanbul´un nüfusu
demek ki on milyonmuş.
Öyle ya herkes kendi köyünde istihdam edilse, eğitimi, sağlığı, insan gibi yaşama olanağı bulsa yatağını toplayıp ne işi var İstanbul´a insanların.
Bugün bu soru sorulsa ne yanıt vermek gerekir acaba?Ben kendi payıma derim ki :
-Maçka´nın köyleri ıp ıssız olmazdı, herkes üretirdi, genç insanlar işsiz güçsüz  sokağa terk edilmezdi.Çarşılar pazarlar daha şenlik olurdu, herkesin yüzü gülerdi.
Evet geçtiğimiz 17 Nisan Köy Enstitülerinin 80. inci kuruluş yıl dönümüydü.
Enstitüler 39´da kuruldu, kırk yedilerde de kapatıldı.Enstitüler büyük bir eğitim 
projesinin adıdır.Anadolu´nun mümbit toprağına ekilmiş yirmi çeşit tohumdur.
Biz yararlanmadık , ancak dünya yararlandı.İşte Finlandiya.Refah ülkesi.Kişi başına düşen milli gelir 40.000 dolar.
Kim kapattı?Emperyalizm ve yerli işbirlikçileri.
Marshall yardımını Türkiye´ye dayatanların ilk koşulu Enstitülüleri kapatın olmuştur.
Eğitim programlarının düzenlenmesi yabancılara terk edilmiştir.Eğitim kurumlarına barış gönüllüsü adı altında binlerce CIA ajanı doldurulmuştur.
Gerçek Atatürk yerine gardırop Atatürkçülüğü okullarda öğretilmiştir.
Türkiye bu büyük yanlıştan kurtulmak zorundadır er ya da geç kurtulacaktır.
Enstitü kurucularından hemşehrimiz, gururumuz büyük aydınlanmacı Sebahattin Eyüboğlu´nun deyişiyle 17 Nisanlar gurbette kutlanan bayramlardır şimdilik.Selam olsun Tonguç babalara, Hasan Ali Yücellere.Anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.