DUYGU KARAHASANOĞLU


ZAMANLA ÖĞRENECEĞİZ

Her yer, cadı kazanı gibi kaynıyor ; suçlamalar, eleştirmeler, bunalımlar daha neler, neler !..


                                    ZAMANLA ÖĞRENECEĞİZ

 

 

                Her yer, cadı kazanı gibi kaynıyor ; suçlamalar, eleştirmeler, bunalımlar daha neler, neler !..

Başınızı hangi yana çevirirseniz, acıklı sahnelerle karşılaşıp, yüreğiniz sıkışır. Bunun yanında iki aylık arabasının modası geçti diye değiştirenlerde var tabii. İnsanoğlu bu ! Bir yanda ağlayan diğer yanda gülenlerin sesleri göğe doğru yükselmektedir.

               Halk, kurbanlık koyun gibi geleceğinden habersiz beklemektedir.  Ekonomik krizin yol açtığı ruhsal bozukluklar, söz deryasıyla birbirine karışarak, değişik insan manzaralarını karşımıza çıkartmaktadır.

               Bulunduğu ortamdan rahatsızlık duyanlar, çıkış yolu aramaktadır. Ancak geçici çözümlerle hiçbir şey yapılamaz, önemli olan kalıcı çözümlere köklü değişimlere ihtiyaç vardır.

               Genel olarak  savurgan ve lüks düşkünü bir milletiz. Neyi, nerede, nasıl, ne zaman ?  Kullanacağımızı bilemediğimizden, ülkenin bugünkü duruma gelmesine sebep olduk. Açlık, sefalet çığlıkları gittikçe artıyor ! Sonuç ? Hiçbir şey !..

Artık kimse bekleyecek durumda değil, bir an önce günlük yaşantı dengeye oturtulmalıdır, aksi taktirde istenmeyen durumlar ortaya çıkar. Hiç kimse sütten çıkmış kaşık değil. Haksız yere kazanç sağlayanlarla iş birliği yapanlar, bugünkü ekonomik krizi düzeltmek zorundadır. O yaptı, bu yaptı diyerek birbirleriyle paslaşan siyasetçiler bir an önce gerçekleri görüp, ülkenin düştüğü bu durumdan kurtulması için, el birliğiyle yardım etmeleri gerekmektedir.

                Zor günler geçiren halkın büyük çoğunluğu bir parça ekmeğe muhtaç durumdadır. Geleceklerinin garantisi olmayan bu zavallılar, hala daha kandırılmaktadır. Ayıptır ! Yazıktır ! Günahtır. Bir insanın içerisinde Allah korkusu olmazsa ; o insandan her türlü kötülük beklenir. Bunun canlı örneklerini sık, sık yaşıyoruz.

              Gelecekten bir umut yok ! Yaşadığı günlük hayattan beklenti yok ! Böyle bir insanın devlete güveni olur mu ? Her yanından çaresizliğin, ezikliğin izleri mevcut. Ruhu rahat mı ?  Sorsanız, öyle bir kavramın adını çoktan unutmuş. 

               işte ! Hayatın acı ama gerçek yüzü bu, her ne kadar rahatsızlık duyulsa da, önümüze serilen şartlar bunlardan ibaret. Her biri süslü kadehlerle ikram edilirken, bizlere de içmek kalıyor, afiyet olsun ! Neleri getirir, neleri götürür ? Bunu da zamanla öğreneceğiz !..

07.04.2001 tarihinde yayınlanmış bir makaledir.