Fatma Karahasanoğlu


YALAN

Zalim bir vali vardı.


                                                        YALAN                          

 

                         Zalim bir vali vardı. Bu vali bir gün adamlarını göndererek Hasan Basri Hazretleri´ni yakalatmak istedi. O da bir vakit ders verdiği Habib-i Acemi Hazretleri´nin kulübesine gelip saklandı. Valinin adamları geldi ve hışımla:
? Hasan Basri´yi (r.a.) gördün mü? diye sordular.
O gayet sakin:
? Evet, dedi.
? Nerede?
? İşte şu kulübemde?
Adamlar kulübeye daldı, fakat bir türlü Hasan Basri Hazretleri´ni bulamadılar. Dışarı çıkınca tehdit edip:
? Ya şeyh, niçin yalan söylüyorsun? dediler.
? Ben yalan söylemedim, dedi. Siz göremedinizse, benim suçum ne?
Tekrar girdi, aradı, fakat bulamadılar. Onlar gidince, Hasan Basri Hazretleri:
? Ey Habib! Biliyorum ki Rabb´im senin hürmetine beni onlara göstermedi. Fakat yerimi niçin söyledin, hocalık hakkı yok mudur? dedi.
Hazreti Habib mahcup bir şekilde:
? Ey Üstadım! Sizi bulamamaları benim hürmetime değil, doğru söylediğimizdendir. Çünkü bilirsiniz ki, Doğruların yardımcısı Allah´tır. Eğer yalan söyleseydim, sizi de beni de götürürlerdi, dedi.* * * 

                                                       

                                                         ***

                   Vakitlerden bir vakit padişah, çağırmış tellalları, ?Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim!? diyerek ilanını halka duyurma emri vermiş. Yalan güzel bir şey değil; ama padişah bu ilanla zeka testi yapacakmış. Yarışma zamanı gelince padişah, katılanları teker teker huzuruna çağırmış. Biri, kendinden emin bir şekilde yalanını söylemiş: ?Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü.?. Padişah: ?Bunun neresi yalan? Kuş kartaldır, aslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür tabi!?. İkinci yarışmacı, ?Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar.? demiş demesine; ama padişah buna, ?Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş. Tac da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Tac kimin kafasındaysa kral odur tabii!? cevabını vererek bunun yalan olmayacağını ifade etmiş. Bir başka yarışmacı da, ?Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!? diyerek yalanını ortaya koymuş. Amma velakin padişah, buna da bir cevap vermiş: ?Senin ok, bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce ok, takılacak yer bulamayıp yere düşmüştür.?. Böylece padişah, her yalana geçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha ?Bu yalandır!? dedirtememiş.  Son yarışmacı: ?Padişahım, siz benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştınız. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır derseniz ödülümü veriniz. Yok, bu dediğim yalan değilse o zaman borcunuzu ödeyiniz!?.

Yaşan söylemek ahmakların işidir. Zeki insanlar asla yalan söylemezler. Çünkü doğruyu söylemenin binlerce yolunu bilirler.