ismet eyüboğlu


TÜRK AMERİKA İLİŞKİLERİ NEREYE?

Ben ve benim kuşağım 40´lı yıllarda gözümüzü dünyaya açtık.


       TÜRK  AMERİKA İLİŞKİLERİ NEREYE?

Ben ve benim kuşağım 40´lı yıllarda gözümüzü dünyaya açtık. 
Açtık da ne gördük? Türkiye´de ne gördük, dünyada ne gördük?
Dünya savaştan yeni çıkmış, yara bere içinde.Savaş altmış milyon insanın 
canına kıymış, yıktık dökük  bir Avrupa, insanlar hayallerini yitirmiş.
Hiroşima ne Nagazaki´ye atom bombası atılmış, yüz binlerce insan yaşamını 
yitirmiş , onun katbekatı, atom bombasının etkisini yıllarca üzerinde taşıyacak, 
sakat, yaralı.Böylelikle dünya korkunç bir silahla tanışıyor, insanoğlu atomun
parçalanmasıyla ortaya çıkan büyük enerjiyi korkunç bir silaha dönüştürüyor.
Bundan da daha kötüsü dünya bir elma gibi ikiye bölünüyor.
Bir yanda  ABD´nin başını çektiği Kapitalist-Emperyalist Atlantik sistemi, diğer yanda ise başını Sovyetler birliğinin çektiği Sosyalist sistem.
Bir sava?ın yaraları sarılmadan yeni askeri bloklaşmalar ortaya çıkıyor.
NATO  ve VARŞOVA
NATO ABD´nin öncülüğündeki batı blokunun askeri örgütlenmesi, VARŞOVA ise
SSCB´nin.
Arada korkunç bir rekabet, düşmanlık, soğuk savaş dönemi.
TÜRKİYE de dünyanın bu gidişatından payına düşeni alıyor.Her ne kadar savaşa 
katılmasak da sonuçlarına katlanmak zorunda kalıyoruz. Çünkü yeni bir dünya 
kuruluyor ve dünya yeniden düzenleniyor, paylaşılıyor, haritalar yeniden değişiyor.
Bu bölünmüş dünyada Türkiye Amerika´nın önderlik ettiği batı dünyasında yerini 
alıyor. Hatta bu kampta yerini alabilmek için genç cumhuriyetin kuruluş ilkelerinden
ödünler veriyor.Bizimle hiç ilgisi olmayan uzak doğu ülkesi olan Kore´ye asker 
gönderiyor, 4500 askerin en az 750 kişisi oralarda kırılıyor, sırf Nato´ya girebilmek 
adına Mehmetçiğimizin kanı rüşvet veriliyor.
Demokrasi adi altında çok partili yaşama geçiliyor, ancak her nedense gerçek anlamda  demokrasi bir türlü kurulamıyor.Çünkü gerçek demokrasinin olmazsa olmazı olan halkın örgütlenmesine kısıtlamalar getiriliyor.
Cumhuriyetin aydınlanma hareketi, kesintiye uğratılıyor,  yobaz hareketler
cemaatler tarikatlar yeniden tarih sahnesinde boy gösteriyor.
Atatürk´ün cumhuriyet programı tamamen rafa kaldırılıyor.Hepsinden önemlisi de 
"Tam bağımsızlık" ilkesi bir kenara itiliyor .
Eğitim millilikten çıkarılıp dış güçlerin denetimine açılıyor.
Marshall yardımı adi altında Türkiye´ye verilecek sözde yardımın birinci koşulu 
"Köy Enstitülerini" kapatılmadı oluyor ve ne yazık ki 21 tane enstitü bu koşul gereği 
kapatılıyor, Türk eğitim sistemi de yabancı uzmanların emrine veriliyor.
Doğu ve Güney Doğu bölgelerimizdeki toprak ağalığına hiç kimse dokunmuyor, 
halk her yerde ağaların, eşrafların emrinde devletle ilişkilerini ancak sürdürebiliyor.
Kısacası yetmiş yıldır, Atlantik blokuyla, Amerika´yla iç içe bunları yaşıyoruz.
Siyasetimiz. ticaretimiz, eğitimimiz, savunmamız, tarımımız, sağlığımız her şeyimiz 
onların emrinde, etkisinde. Üstüne üstlük ne zaman bağımsızlık ilkemizi hatırlasak
balyoz gibi darbeleriyle de basımıza indiler.
Yetmedi, şimdi yüz yıl önceki Anadolu´yu işgal etme , parçalama projelerini ısıtıp 
yeniden değişik bahanelerle önümüze konuluyor.
Ellerindeki en önemli koz etnik ayrımcılık.Evet sorunlarımız yok mü var.Fakat bu 
sorunları ayrışmalar mı çözeceğiz, birlikte mı?Elbette ki birlikte.Ayrışırsak biliyoruz ki 
bu sömürgenlerin ekmeğine yağ süreriz.
Ancak ayrışacağımız birileri vardır bu aşamada o da bu aşağılık sömürgenlerden yakayı
kurtarıp yeniden Tam bağımsız Türkiye´ye kavuşmak ve Anadolu´yu bir kardeşlik 
ülkesi yapmak.
Onun için Amerika´yla ve Atlatik takımıyla geldiğimiz yol ayırımı çok hayırlıdır, 
mutludur.
Bunun sonuçlarını da görebilirsek gözümüz arkada kalmaz.
Bu işin sonunda  dünya da birleşecek Türkiye de.