Fatma Karahasanoğlu


SANİYE SANİYE TAKİP

Dünyanın en tehlikeli mesleklerinden biri de, gazetecilik mesleğidir.


  SANİYE SANİYE TAKİP

 

         Dünyanın en tehlikeli mesleklerinden biri de, gazetecilik mesleğidir. Zor şartlar altında haber almak için canını bile düşünmez. Haberden habere koşarken, düşündüğü tek şey doğru haber çıkarmaktır.

Haber niteliği taşıyan haber yapmak için yoğun çaba sarf eder. Gazete sayfalarında farklı haberleri okuyucunun önüne koymak için her türlü habere çıkmayı kendisine ödev edinmiştir.

Gündemi saniye saniye takip ederek, yorumlayan köşe yazarlarının da tek isteği okuyucuları aydınlatmaktır. Kalem sivrileştiğinde tehditler, yine gazeteciyi bulur, kurşunlarda gazeteciyi hedef alır.

         Gazetecilik mesleği en fazla yıpranan meslekler arasındadır. Böyle olmasına rağmen çıkartmaya çalışılan yasa oldukça haksızlıktır. Bırakın yasanın çıkmasını böyle bir konunun gündeme gelmesi de yanlıştır.

Gazeteciler ayrıcalık istemiyor, eşitlik istiyor. Bugün bir şarkıcının koruması var. Ancak gazetecinin koruması yok. Takvim gazetesinin magazin muhabiri, şarkıcı Teoman´ın yumruklarına hedef oldu. Şarkıcı, bu cüreti nereden aldı? Gazeteci görevini yapıyordu. 

         Hiçbir can güvenliği olmayan gazetecilerin sosyal haklarını yasalarla elinden almak adaletsizliktir. Gazetecinin tek yaptığı halkına doğru haber verebilmektir. Nasıl olur da, böyle bir meslek grubunun yıpranma hakkı olmaz. Yapılmaya çalışılan yanlıştan dönülmelidir. Devlet bakanı Mehmet Aydın´da bu konuda, ?eğer ortada yanlışlık varsa, gazetecilerin yıpranma hakkı elinden alınıyorsa, hemen durdurulsun.? Dedi.  

Cumhuriyet tarihinde ilk kez meclis koridorlarında gazetecilerin yakalarında; ?yıpranma hakkımızı elimizden alamazsınız.? Yazılıydı. Herhalde mesaj yerine ulaşmıştır. Yapılan yanlışın farkına varılmıştır.

         Gazeteler bir toplumun ilerlemesinde en önemli pay sahibidir. Bu gazetelerin emektar işçileridir. Bugün bir gazeteyi kapatmak yada gazete emekçisinin hakkını gasp etmek, vatana yapılan ihanetlerin başında gelir.

Uçaklar gemiler olmasaydı, 19. yüzyıl olurdu, ancak gazeteler olmasaydı, 19. yüzyıl olmazdı diyor Türkçülüğün babası Ziya Gökalp.

Gazete toplumun aydınlanmasıdır. Gazetesiz bir ülke düşünebilir misiniz? Gazeteler gül kokuludur, gazetecilerde onların gülüdür.

Sınır ötesi operasyonda Türkiye´yi o bölgelerden kim aydınlatıyor? Karlı dağlarda nöbet tutan Mehmetçiği kim görüntülüyor? Onların durumunu gazete sayfasına, televizyon ekranlarına kim taşıyor? Kim canı pahasına ateş altında haber almaya gidiyor?

İşte gazeteciler her şartlar altında çalışır. Koşullar ne olursa olsun görevini layıkıyla yerine getirmeye uğraşır.