Sefer BOSTAN


HESAP VERME ŞUURU İLE YAŞAMAK

üce Allah içinde yaşadığımız bu dünyayı ve üzerinde bulunan bütün varlıkları geçici bir süre için yaratmıştır.


                     HESAP VERME ŞUURU İLE YAŞAMAK

 

                 Yüce Allah içinde yaşadığımız bu dünyayı ve üzerinde bulunan bütün varlıkları geçici bir süre için yaratmıştır. Bir gün gelecek bu dünyadan ve üzerinde bulunanlardan hiçbir eser kalmayacak yani kıyamet kopacaktır. Bundan sonra yine bütün insanlar yeniden diriltilecek ve mahşer denilen toplanma yerine çağrılacaklardır. Burada herkes Allahın huzuruna çıkarılacak ve dünyada yaptıklarından hesaba çekilecektir. Bu konu Taha suresi 55. Ayette şöyle beyan edilir;(Ey insanlar!)Sizi topraktan yarattık, (ölümünüzle) sizi oraya döndüreceğiz ve sizi bir kere daha oradan çıkaracağız.

                İnsan bu dünyadaki kısacık hayatını yaşarken sonsuz bir hayat olan ahiret hayatını düşünerek dünya hayatını ahret odaklı  yaşamalıdır. Dünya´yı ahiretin tarlası gibi kullanabilmelidir. Çünkü herkes bu dünyada yaptığı küçücük bir iyilik ya da kötülüğün karşılığını muhakkak görecektir. Ahirette :?? Oku kitabını! Bu gün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter´´(İsra,17/14) denilecek ve böylece hesaba çekilecektir.

                Büyük buluşma günü gelip çatmadan önce isyandan uzak, güzel amellerle süslenmiş nezih bir hayat yaşamamız gerektiğini, yapıp ettiklerimizden tümüyle haberdar olduğunu yüce Allah şöyle haber veriyor:??Ey iman edenler! Allaha karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allaha karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.´´ (Haşr, 59/18)

                Dünyadaki rehberimiz sevgili peygamberimiz (sav) sahip olduğumuz nimetlerden mutlaka hesaba çekileceğimizi kesin bir ifade ile dile getiriyor:??Nefsim elinde olan Allaha yemin ederim ki, kıyamet günü nimetlerden mutlaka sorgulanacaksınız´´ (Müslim, Eşribe, 140).

                Bütün sırların açığa çıkacağı, en küçük bir iyiliğinde, kötülüğünde karşılığının eksiksiz bir şekilde verileceği mahşer gününe hazırlık yapmak, nefsin esiri olmadan akla ve düşünceye dayalı ölçülü ve dengeli bir hayat tarzına sahip olmak aklı başında olan her insanın ulaşmak istediği hedef olmalıdır.

                Bakın akıllı kimseleri sevgili peygamberimiz nasıl tarif ediyor:?? Akıllı kimse, kendisini hesaba çeken ve ölümden sonrası için hazırlanan kimsedir. Aciz kimse ise, nefsi isteklerine tabi olan ve Allahtan olmadık şeyler isteyen kimsedir.´´(Tirmizi, Kıyame, 25)

                Hesap verme şuuruyla yaşayan ve bunu hayatına yansıtan şuurlu fertler bu düşünce ve davranışları neticesinde birçok fayda elde ederler. Her şeyden önce Allahın yasakladığı fiiller, insana dünyada da zararlı olan fiillerdir. Mesela Allahın yasakları denilince ilk akla gelen içki, kumar, fuhuş, hırsızlık gibi kötülükler insana en başta dünya hayatında zarar veren fiillerdir. Ahiret inancına sahip olan kişi bu fiilleri işlediği takdirde Allah katında hesaba çekileceğini ve ceza çekeceğini düşünür. Dolayısıyla kimsenin görüp görmemesine bakmaksızın Allahın yasakladığı bütün çirkin işlerden kaçınır. Bu dikkat ve duyarlılık onun ve yaşadığı toplumun düzenli huzurlu bir hayata kavuşmasını sağlar.

                Hesap verme şuuruyla yaşayan bir insan yüce Allahın, ?Bütün sırların yoklanacağı günü hatırla!? (Tarık, 9) fermanı gereği dünyada gizli ve açık işlenen bütün suçların ahiret gününde ortaya çıkarılacağını, iyilik ve kötülüklerin çok hassas olan adalet terazisinde tartılacağını ve yaptıklarının karşılığını kesinlikle göreceğini düşünerek yaşar.

                Hesap verme şuuruyla yaşayan bir insan, dünyada ne ekmişse onu biçeceğine, ilahi adaletin mutlaka yerini bulacağına ve hiç kimsenin en küçük bir haksızlığa uğratılmayacağına kesin olarak inanır. Bu inancından dolayı Allahın koyduğu sınırları çiğnemeden hayatını meşru dairede sürdürür.

                Hesap verme şuuruyla yaşayan bir insan, verilen iyi bir hesabın karşılığının cennet ve cemalullah olduğuna kesin inanır. Bu inancından dolayı dünyevi zevklerin cazibesine kapılarak hesabını zora sokmaz.

                               Sevgili peygamberimiz (s.a.v.) kıyamet günü ile ilgili olarak bakın bizi nasıl uyarıyor:?Kıyamet gününde insan dört şeyden sorguya çekilmedikçe Allahın huzurundan ayrılamaz: Ömrünü nerede geçirdiğinden, vücudunu nerede yıprattığından, malını nereden kazanıp nereye harcadığından, ilmi ile ne kadar amel edip etmediğinden.´´ (Tirmizi, kıyamet,1) Bir gün mutlaka bu sorularla karşılaşacağız. O gün gelmeden önce Allahın bize emanet olarak verdiği her şeyi yerli yerince kullanmaya çalışalım. Emanete ihanet etmeyelim.            O gün herkes kendi derdi ile baş başa kalacak ve dünyada iken yaptığı güzel ve hayırlı işlerin dışında kurtarıcısı olmayacaktır.

                Öyleyse Allahın huzurunda mahcup olmayacağımız bir hayat tarzını benimseyelim. Gençliğimiz, servetimiz, gücümüz, kuvvetimiz, makam ve mevkiimiz bizlere belli bir süre kullanmak üzere verilen nimetlerdir. Bütün bu nimetlerin sadece bekçileri olduğumuzu bilelim. Bu nimetlerden faydalanırken ahireti, hesabı, kitabı unutmayalım.

                Sahip olduğumuz her şeyin birer imtihan vesilesi olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Yolların çift olduğunu; birinin cennete, öbürünün de cehenneme gittiğini bilerek yaşayalım.            

 

              Selam ve dua ile