DUYGU KARAHASANOĞLU


HERKESİN BİR KUYUMCUSU VAR

?zamanın birinde bir bilge öğrencisinin yetişip yetişmediğini anlamak için öğrencisine parlak ve hoş görünümlü bir taş verir.


                            HERKESİN BİR KUYUMCUSU VAR

 

              ?zamanın birinde bir bilge öğrencisinin yetişip yetişmediğini anlamak için öğrencisine parlak ve hoş görünümlü bir taş verir. Ona der ki; ?bu taşı al, çarşıya git. Esnafı dolaşarak taşa ne kadar değer, fiyat verdiklerini öğren. Sakın taşı satma. Esnafların sana söylediklerini gelip bana anlatacaksın.? Der.

Öğrenci, taşı alıp çarşıya iner. Önce bir bakkala girer. Bakkal, taşı eline alıp evirir çevirdikten sonra ; ?1 lira veririm. Çocuk evde bununla oynar. Zaten çocuk bu tür boncukları seviyor.? Der.

Öğrenci taşı geri ister ve bakkaldan çıkar. Manifaturacıya giderek, taşı gösterir. Manifaturacı, taşı eline alıp; ?bu taş ustamın işine yarar. Uygun elbiseye diker. 5 lira veririm.? Der.

Öğrenci taşı tekrar alır ve semerciye gider. Semerci taşı eline alıp bakar, iyice inceledikten sonra; ?sen semer bilir misin? Bu taş, semer süslemesine çok yakışacak ve semerin değeri artar. 10 lira veririm.? Der.

Öğrenci taşı alıp, semerciden çıkar. Ve kuyumcuya gider. Kuyumcu, taşı  görür görmez oturduğu yerden  ayağa kalkarak; ?bunu nerde buldun? Ver bana. Yakından inceleyeyim. Ne kadar fiyat istiyorsun??

öğrenci, ?fiyatı siz söyleyin.? Deyince kuyumcu; ?ne isterseniz veririm. Ne olur satın bana bu taşı. Arsalarımı, evimi ne isterseniz vereyim. Yeter ki bu taşı bana satın.? Öğrenci, taşın kendisine ait olmadığını hocasının taşı olduğunu ne kadar söylediyse kuyumcu, ısrarını sürdürdü. Öğrenci taşı kuyumcudan zor da olsa almayı başardı.

Yolda giderken kafası karmakarışıktı. Taş; kiminin gözünde bir lira, kiminin gözünde beş lira, kiminin de on lira değerindeydi. Kuyumcuysa, taşı almak için bir servet ödemeyi önermişti. Bu düşünceler arasında hocasının yanına gider ve yaşadıklarını anlatır.

Bilge, bu durumdan neler çıkarttığını sorar. Öğrenci anlam veremediğini ve çok şaşırdığını hocasına söyler. Bilge; ?bak evlat! Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bilen anlar ve onun değeri bilenin yanında kıymetlidir."   

               Hayatta böyledir. Bir şeyin kıymetini ancak o şeyin değerini bilen bilir. Herkesin bir kuyumcusu vardır. Hikayede olduğu gibi parlak taşın değerini sadece kuyumcu anlamıştır. Bakkal çocuğun oynaması için parlak taşı boncuğu benzetirken, manifaturacı taşı düğme olarak görmektedir. Semercide, değerli taşı süs olarak tanımlamıştır.