Fatma Karahasanoğlu


GÜLER MİSİN AĞLAR MISIN?

Güler misin, ağlar mısın? Gariplikler ülkesi var ya! Bazen güldürür, bazen ağlatır, bazen düşündürür, bazen de şaşırtır.


                                       GÜLER MİSİN AĞLAR MISIN?

                            Güler misin, ağlar mısın? Gariplikler ülkesi var ya! Bazen güldürür, bazen ağlatır, bazen düşündürür, bazen de şaşırtır.

Kurallara uymak kadar kuralları çiğnemek adeta moda oldu. Seyir halindeki iki araç arasındaki mesafe ne kadar olmalı? Hız limitinin yarısı kadar olduğunu bilmeyeniz yoktur. Ancak uygulayanların sayısı ne kadar? Bunu da,  bilmeyeniniz yoktur.

Her şey biliniyor ama yakın takipten kimse vazgeçmiyor. İlle de öndeki aracın tamponuna dokunacak kadar yakın takip ediliyor. Nedenini sorsanız, ?bir şey olmaz.? Cevabını alırsınız. Bence de bir şey olmaz. Kaza o anda gelir ve olur. Geri dönüşü olmayan kayıplar meydana gelir.

Bu kadar basit. Araç satın almak kadar araç kullanmakta beyin ve bilgi işidir.

Son yıllarda,trafik magandaları mantar gidi türedi. Yol verme, saygısızlığını saymıyorum. Akan trafikte sağa sola yalpa yapan araç sürücülerin akıl sağlığı kesinlikle yerinde değildir. Çünkü akıllı bir birey, akan trafikte o hareketlerin yapılmayacağını bilir. Yaptığına göre ciddi manada tedaviye ihtiyacı vardır.

                           Her şeyden  önemlisi yanlış bakış açılarıyla bakanı doğru yola getirmektir. ir. Ancak yanlışı doğru görenlerin sayısı fazla olduğu kadar yanlışını kabul etmeyerek saygısızlaşanlarında sayısı azımsanmayacak derecededir. 

Öyle anlar yaşanıyor ki, kişi nerede saygı göstereceğini bilememektedir. Kendine göre kurduğu düş dünyasında sadece pembe hayallerle meşgul olmakta. Etrafında olan bitenleri ne görür, ne de analiz eder. At gözlüğüyle bakanın da  durumu ortadadır. Sabit fikirlerle  hiçbir yere varılamayacağı bilinse de, kendini düzeltme zahmetine katlanmaz.

                             Saygısızlık devreye girdiğinde tüm devreler yanar.  Saygıyı çocuk ilk önce ailesinde öğrenecek. Ailesinde çocuk, çocuk gibi davranmıyorsa, o ailede bir sorun var demektir. Anne ve babaya saygısız davranışlar sergilen çocuğun , toplumda nasıl birey olması beklenir? Bir çocuk nasıl yetiştirilirse, ileriki yaşantısında öyle devam eder.

Akşam olduğunda aile bir masa etrafında toplanmalı. Ve günlük yaşadıkları sorunları tartışmalıdır. Tatlı dil güler yüz ve neşeli ortamlar, her zaman mutluluğu çağrıştırır. Asık surat, bıkkınlık, karamsarlıkta mutluluğu çağrıştırır.

                   Bir zaman Cüneyd-i Bağdâdî´nin gözlerinde ağrı meydana geldi. Tabip çağırdılar, gelen tabip, Hıristiyan idi. Muayene edip;

?Gözlerinize su değdirmeyeceksiniz.? dedi.

Cüneyd-i Bağdâdî;

?Su değdirmesem nasıl abdest alırım?? deyince, tabip;

?Gözleriniz size lâzım ise su değdirmeyeceksiniz.? dedi.

Cüneyd-i Bağdâdî abdest alıp namaz kıldı ve namazdan sonra bir miktar uyudu. Uyandığında gözlerinde hiç ağrı kalmamıştı. O anda duyduğu ses;

?Yâ Cüneyd! Sen bizim için gözlerini feda ettiğin için, biz de senden o ağrıyı aldık.? diyordu.

Bir zaman sonra Hıristiyan tabip tekrar geldi. Baktı ki gözleri tamamen iyi olmuş. Hayret edip;

?Nasıl yaptın da iyi oldu?? dedi.

Cüneyd-i Bağdâdî olanları anlatınca, Cüneyd-i Bağdâdî´nin elini öpüp iman etti ve;

?Esas ağrıyan göz sizinki değil benim gözlerim imiş. Hakikatleri göremeyen ben imişim? dedi.