DUYGU KARAHASANOĞLU


GÜÇ ODAKLARI

Dünyada her daim güç odakları olmuştur. Bu güç odakları, zamanı geldiğinde devreye girer. Dönemine göre değişkenlikler gösterseler de, güç odaklarının görevi aynıdır. Buradaki amaç, gücünü ve kültürünü bir başka ülkeye kabul ettirme planıdır.


                                          GÜÇ ODAKLARI

 

                  Dünyada her daim güç odakları olmuştur. Bu güç odakları, zamanı geldiğinde devreye girer.  Dönemine göre değişkenlikler gösterseler de, güç odaklarının görevi aynıdır. Buradaki amaç,  gücünü ve kültürünü bir başka ülkeye kabul ettirme planıdır.

Tarih sürecinde güç odaklarının nasıl işlediğini ve ülkeler üzerinde nasıl hegemonya kurup, parçaladıklarını gördük. Yakın tarihimizde bunun en güzel örneğini Irak´ta gördük. 2003 yılında özgürlük vaadiyle başlayan süreç, bugünkü durumuna gelmiştir.

Nasıl bir özgürlükten bahsedilmişti? Nasıl bir insan haklarından bahsedilmişti?  Tüm bunlar, bir başka ülkenin iç işlerine karışmak için yazılan senaryolardır.

              Tarihin her karesinde ülkelerin iç siyasetini karıştırmak isteyen güç odakları olmuştur. Kılık değiştirerek, yönetim odalarına kadar girerek, istediği faydayı alana kadar fitne çıkartmaya devam etmiştir.

Bunların; dini, dili, ırkı yoktur. Bunların tek düşüncesi, paradır. Sömürmek için bukalemun gibi her kılığa girerler. Sonra da, özgürlük nameleri atarlar.

Tarihin belki de, hiç rast gelmediği bir olay Filistin toprakları üzerinde yaşanmaktadır. ABD´nin akla ve mantığa sığmayacak bir şekilde Filistin hükümetinden o toprakları terk etmesi istenmektedir. ABD Başkanı Donald Trump´ın başkan olmadan önce emlakçilik yaptığı belli. Ülke yönetimini de, emlakçiliğe benzetmektedir. Bir ülke toprağı satılığa çıkmaz. Filistin´de  diğer ülkeler gibidir.  Para karşılığı satışı nasıl istenir? Trump´un unuttuğu bir şey değil, çok şey var. Her şeyden önce her ülke kendi anayasasıyla yönetilir. Ve her ülkede kendi milletine hizmet etmek için vardır. Her ülkenin de, yeraltı kaynakları mevcut olup bu yer altı kaynaklarından faydalanmaktadır.

Ne yazık ki, ABD başkanları bugüne kadar bunları ya yok saymıştır yada unutmuştur.  Nerede  bir yer altı kaynağı var, ABD  bir şekilde oraya girmiştir. Ülkeleri sömürmek, himayesine almak yaptığı en büyük icraatlarındandır. Tabii bunları yaparken, silah tüccarlarını da, göz ardı etmemek gerekir. Hangi ülke olursa olsun silah tüccarlarıyla işbirliği yapmak, görevleri arasındadır. Silah tüccarları sattıkları silahlardan gelecek olan parayı düşünür. Zaten bu tüccarların diğer bir görevi de, ülke başkanlarını elde tutmaktır. Güçlü ülkelerin ürettiği silahlar, zayıf ülkelerin üzerinde denenmek için üretilip satılmaktadır.

Olayı şöyle düşünelim. Masa başında toplanan ülke başkanı ve silah tüccarları. Sıkı pazarlığa  başlar. Bir yanda tüccarlar, fazla mal satmanın hesabını yapar, üretilen silah nerede, nasıl kullanılacak. Daha doğrusu denenecek.  Bu konuda Ortadoğu biçilmiş kaftan gibi görünür. Ortadoğu´da ki ülkelerin bir dezavantajı da, aşiretlerin olmasıdır. Silah tüccarları, masa başında başkanla girdikleri pazarlık sonucu hangi ülkenin hangi terör örgütüyle vurulacağı ve silahların ne şekilde pazarlanacağı hususunda anlaşırlar.  Ve plan devreye girer. Aşiret liderleri kendi aralarında çoktan fikir ayrılığına düştükleri için silah tüccarları rahatlıkla sızma yapar.

 Mantar gibi büyüyen terör örgütlerine silah satmak artık zor değildir.

                              Dünyayı tek elden yönetmek isteyen güç odaklarının dünden bugüne yaptıkları tek şey, ülkelerin iç siyasetini karıştırıp o ülkeyi, parçalayıp yok etmektir.