ismet eyüboğlu


FASULYENİN FAYDALARI

Ünlü Kızılderili atasözünü bilmem bilir misiniz?Kızılderililer derler ki :"İnsanoğlu bir gün gelecek paranın yenmeyeceğini anlayacak.


                   FASULYENİN FAYDALARI

            Ünlü Kızılderili atasözünü bilmem bilir misiniz?Kızılderililer derler ki :"İnsanoğlu
bir gün gelecek paranın yenmeyeceğini anlayacak."Kızılderililerin bu sözündeki 
paranın yerine altını koysak herhalde daha uygun olur.Çünkü zavallı Kızılderililer
kendi kıtalarına göç eden İspanyol, İngiliz Anglosakson kökenli hapishane kaçkınlarının 
İstilasına, zulmüne uğramış, masum halklardır. Bu zulüm öyle korkunç boyutlara 
varmış ki zavallılar bu uygar (!) istilacılardan kendi canlarını kurtarabilmek adına
ellerindeki en değerli eşyaları ki bunlar çoğunlukla altındır, alın bunları da yeter ki canımızı bağışlayın dercesine, ellerinde avuçlarında ne varsa hepsini verdikleri halde yine de canlarını kurtaramamışlardır.
Onun için de bu gözü doymaz canavarlar için :"Gün gelecek altının yenmeyeceğini
anlayacaksınız." demek zorunda kalmışlardır.
Atasözlerinin kim tarafından ne zaman söylendiği bilinmez, fakat tarihsel sürece baktığımızda Kızılderililerin böyle bir zulme günümüzden yaklaşık 500 yıl önce
uğradıkları bilinen bir gerçektir.Aradan bunca zaman geçmiş olmasına karsın bugün
"paranın yenmeyeceği gerçeğini " insanoğlu tam olarak anlayamamıştır.Öyle ya 
eğer bu yalın gerçek anlaşılabilseydi,bugün o Kızılderililerin anayurtlarını oraya
uygarlık götürüyoruz diye işgal eden Anglosakson çeteler  12000 km okyanus
ötelerinde tekrar geri gelip de  "demokrasi götürüyoruz " adı altında Afganistan,
Irak, Suriye, Libya´yı, Yemeni, sırada Türkiye, İran vs bütün Ortadoğu, bütün Asya
giderek bütün dünyayı nasıl kan gölüne  çevirebilir, harabeye dönüştürebilirlerdi?
Demek ki mesele bir sistem meselesi .Paranın padişahlığını yıkmak için önce onun
sırtını dayadığı kapitalist emperyalist sistemin çökmesi gerekir.Bu sistem tarihi ömrünü 
tamamlamadığı sürece  iyi niyetlerle, duayla düzelecek fazla bir şey yok.Kötülüğün 
ortadan kalkması için çaba lazım, emek lazım,birleşmek lazım.
Neyse, asil konuya gelirsek...
Bu uygarlık ve  demokrasi havarileri uygarlığı, demokrasiyi dünyaya yayamadılar; sadece bu kulağa Hoş gelen kutsal kavramları kullanarak bir çok insani uyutup kandırdılar ama en azından fasulye gibi sofralarımızın vazgeçilmezi, Atatürk´ün de Çok sevdiği bu ürünü And dağlarından alıp Avrupa´ya,oradan da Anadolu topraklarına getirip yaydılar.
Evet fasulye.Protein, vitamin kaynağı.Besleyici değeri yüksek.Lezzeti bir harika,
Sizin anlayacağınız fasulye bir çeşit kolesterolsüz et.Hele hele seker fasulyesi.
Nefis, tadına doyum olmaz. Çeşitleri de var: İspir, Kelkit,Torul, Erzincan vs.
Gelelim Maçka´ya...Maçka da fasulye konusunda iddialı. Larhan, Yukarı Hordokop
ve hele Kusera. Kusera fasulyesi bir başka, öncülük ediyor.Benim köyüm.
Fasulyenin besleyiciliği, damak zevki tartışılmaz; ancak zahmeti, eziyeti de Çok 
fazla.Toprağı, gübresi, suyu, çubuğu, bakımı, kurutulması,ayıklanıp, ortaya çıkarılması.Hepsi el emeği göz nuru.
Bu kadar değerli bir ürünün elbette ki ekonomik değeri de yüksek. Sırf fasulyeden 
milti milyoner olanlar var.Örnek Rize Çayeli´ndeki kuru fasulyesiyle ünlü Hüsrev lokantası, marka olmuş.Türkiye´yi dolaşsan daha nicelerini bulursun.
Demem o ki, bu kadar zahmeti, bu kadar değerli ürünü kurtlar sofrasına bırakmayalım
sahip çıkalım, koruyalım , geliştirelim.kıymetini bilelim.
Temiz gıda, temiz hava, temiz su ...Bunlar insanoğlunun vazgeçilmezleri.Bunlar
Maçka´da fazlasıyla vardı eskiden, son yıllardaki bir çok olumsuzluğa karsın
halen var.Sahip çıkmamız gerekiyor, elimizi çabuk tutmazsak yarın geç kalabiliriz.
Maçka denince akla ne gelirdi eskiden, et, tereyağı, peynir, kuru fasulye, mısır. Şu anda hepsi elimizden çıkmak üzere.Kimse topu taca atmasın, herkese iş düşüyor, üreticiye, tüketiciye herkese.Basta kaymakam, belediyeye herkese.
Türkiye´nin olduğu gibi Maçka´nın da geleceği üretim ekonomisinde.Bunu asla göz ardı
etmemek lazım.