Fatma Karahasanoğlu


EMANET

Emaneti korumak, sanıldığı kadar kolay değildir.


                                                    EMANET

 

 

               Emaneti korumak, sanıldığı kadar kolay değildir. Hele de, meraklı olunca emanete hıyanet etmek kaçınılmaz olmaktadır. Görünürde, herkes emanete sadık kalmak için söz birliği eder. Ne var k, kendisine herhangi bir şey emanet edildiğinde, merakına yenik düşer. 

              Yusuf adında bir gezgin,  Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin İsm-i âzamı bildiğini öğrenince, Mısır´a gitti. Huzuruna varınca, önceleri iltifat görmedi. Sonra huzura kabul edildi ve Zünnûn-i Mısrî hazretlerine bir sene hizmet etti. Gezgin bir gün Zünnun-i Mısri hazretlerine;

 ?Ey üstat, sana bir sene hizmet ettim, artık hakkımı vermen gerekir. İsm-i âzamın sende olduğunu biliyorum. Onu, benden iyi emanet edeceğin bir başka kimse olmayacağını bilirsin.? dedi.

Zünnûn-i Mısrı hazretleri  Ona cevap vermedi. Altı ay sonra bir tabağa konmuş ve bir mendile sarılmış bir şey çıkararak gezgine;

- Fas´ta bulunan falan dostumuzu bilirsin değil mi?? diye sorunca;

- Evet,  dedi.

- İşte bunu ona götür. dedi.

Gezgin, sarılı tabağı alır yola çıkar. Yolda giderken,

- Zünnûn-i Mısrî gibi bir zât hediye gönderiyor. Acaba nedir, ne kadar kıymetlidir? diye düşündü. Merakını yenemeyerek tabağı açtı. İçinden bir fare fırladı ve kaçıp kayboldu. Bu duruma kızarak, Zünnûn-i Mısrî´nin yanına geldi.

Zünnûn-i Mısrî ona;

- Biz seni denedik. Sana bir fare emanet ettik, ona hıyanet ettin. Hiç sana İsm-i âzamı güvenip teslim edebilir miyim? dedi.

             Hayatta en zor emaneti beklemektir. Nedenine gelince, size ait olmayan bir şeyi korumakla mükellef olduğunuzdan onun herhangi bir zarar görmemesi için yoğun çaba sarf edersiniz. Çünkü siz o anda onun koruyucusu durumundasınız.   

         Aynı düşünce paylaşılsa da, farklı dil kullanıldığında anlaşmazlıkların yaşandığına sıkça tanık oluruz. Dört arkadaşın paraları kısıtlıydı. Her biri kendi dilinde almak istediği yiyeceği söylüyordu. Birbirlerini anlamadıklarından aralarında tartışma çıkar. Paraları kısıtlı olduğundan dört ayrı yiyeceği alamayacak onun için anlaşmaları gerekiyordu. Kavgaları büyüyünce yanlarına yaklaşan yaşlı bir adam, olayı anlar.  ve onlara ?paranızı bana verin. İstediğinizi size getireyim.? Der. Ördü de elindeki parayı yaşlı adama veriri. Yaşlı adam üzüm alarak yanlarına tekrar döner. Aslında hepsinin almak istediği üzümdü. Ancak farklı dil konuştuklarından birbirlerini anlamadılar.