Varol Uzlu


DAR ALANDA KISA HESAPLAŞMALAR

Geçen yıllar da kaybettiğimiz ünlü spor spikerimiz Öztürk pekin in bir anısı ile başlayalım..


                         DAR ALANDA KISA HESAPLAŞMALAR

                 

                        Geçen yıllar da kaybettiğimiz ünlü spor spikerimiz Öztürk pekin in bir anısı ile başlayalım..

  -Konyaspor-Trabzonspor maçını anlatacağım Konya´da kaldığım otelden çıktım ve Trabzonlu basın mensubu arkadaşlarla karşılaştım.hepsi kapının önünde toplanmış belli ki dışarı çıkacaklar.

  -Hayırdır beyler ,nereye?

 -Burada bir Akçaabat köftecisi varmış oraya gideceğiz...

 -Ulan daha dün memlekette yediniz Akçaabat köftesini. burada etli ekmek var,bamya çorbası var....onları deneyin..

  -olmaz. Trabzonlu bir arkadaş burada köfteci dükkanı açmış oraya gideceğiz..

Memleketim insanı doğduğu bu topraklara çok bağlı.dünyanın en güzel yerine gitse de aklı ve ruhu hep burada..adam balayına havai ye gidiyor bir haftalığına ikinci günü elinde akıllı telefonu Trabzon haber sitelerini okuyor..

 yemeklerini yiyemiyor özlemle dönecek günlerini bekliyor ..ha şimdi ha burda bi kıymalı olsa ne yerdim diye hayal ederek döndüğünde hemen Rüşdünün fırınına gidiyor.

    bizim yemeklerimiz damağa çok hitap eden yemekler değil çok ta zengin bir mutfağımız yok..yokluk mutfağı aslında..Anadolu´nun bizden daha zengin ve damağa hitap eden çok tatları var ama bizim tutkularımız var,özlemimiz var.bizim için dünyanın en lezzetli yemekleri ;kuymak,peynirli,köfte , lahana çorbası ve Trabzonspor´umuz

 Son yıllarda bu değerlerimizi ve bağlılığımızı istismar eden bir sürü etkinlikler düzenleniyor..Trabzon günleri adı altında içi boş amacı sadece bu değerler üzerinden para kazanmak olan o arada da sisteme sırnaşan bir yapı oluştu..bu yapının başındakiler önce Trabzon sevdalıları dedi en büyük değerimiz Trabzonspor´u bir dilenci haline getirdi.diğerleri de hamsi ve tereyağı diyerek çakma panayırlar düzenledi..temiz olan her şeyimiz kirlendi.

  Can çekişmeye başlayan hiçbir haksızlığa karşı koymayan bir şehir haline geldik..bir kaç gün süren demogoloji sonrasında normal hayatımıza devam ediyoruz

´.bize her yer Trabzon "sloganı sadece üreticilere yaradı.etkisiz ve tepkisiz bir toplum olduk.işin kolayını bulmuşlar boynuna sar bordo mavi atkıyı sonra her şeyi yap..

Trabzonlu bu kadar aptal mı diye soruyorum kendime..

  mirasımızı yedik tükettik üstüne hiçbir şey koyamadık bu kadar avantajımıza rağmen turizimi bile beceremedik..uzun göl katledildi.Sümela manastırı yıllardır bakımda Ayasofya müzesinin ne olduğu meçhul doğal hiçbir şeyimiz kalmadı betonlaştık ve ruhsuzlaştık..

 Ama güzel sloganlar ürettik haksızlık etmeyelim..."fatih in fetih ettiği kanuni nin doğduğu kadim şehir", ve bize her yer Trabzon diyerek,dünyayı Trabzonlu merkezini de Trabzon yaptık.

  Ama bir fındığımıza bile sahip çıkamadık

Trabzon´un tarihi ve kültürel geçmişi hakkında en ufak bir bilgisi olmayan; bir Trabzonlu şairin, ressamın, yazarın adını dahi duymadıklarından en ufak bir şüphe duymadığım, şehrin gerek kültürel anlamda geri kalması, gerekse çarpık kentleşme sonucu mimari ve tarihsel özelliklerini her gün biraz daha yitirmesi konusunda en küçük bir fikri, dahası kaygısı olmayan bir jelatin tabaka oluştu . Kendilerini Trabzon´un sahipleri olarak görüyorlar ve bunu ranta ve oy a dönüştürmek için her şeyi yapıyorlar..

Güçlü ve sesli gibi görünen sahipsiz bir şehiriz.

 En güzel yıllarımızın geçtiği yemyeşil derelerinde yıkandığımız ,en güzel yaylalarına çıktığımız ,bir kemence senfonisi ile Sümela da karşılıksız aşkımızı düşünüp horon oynadığımız sisli bir havanın bedenimizi saran soğukluğu ile ateş ettik dağlara..

 Ya şimdi...ne onlar kaldı ..ne biz..

   Sadece umut edip anıyoruz o eski memleketi..yarım ekmek, bir kaşık tereyağ yanına bir de çay ..yeter bize