Fatma Karahasanoğlu


BİR HEYBE ALTIN

Yahya Efendiyi çok seven bir imam vardı.


 

BİR HEYBE ALTIN

 
 

                Yahya Efendiyi çok seven bir imam vardı.  Zaman zaman ziyaretine giderdi. . Bu imamın çoluk çocuğu kalabalık olup, maddî sıkıntı içindeydi. Fakat o sabreder fakirliğini gizler, kimseye bir şey söylemezdi. Bir gün yine Yahyâ Efendi hazretlerini ziyarete gitti. i. Selâm verip huzurunda oturdu.. 

Yahyâ Efendi ona;

- Ey temiz insan! Gel seninle bahçede biraz dolaşalım. Allahü Tealalın lütfünün sonu yoktur, buyurdu. 

Beraberce çıktılar. Bir yere geldiklerinde, Yahyâ Efendi;

- Sen bize candan bağlısın. Şimdi sana Allahü Tealalın lütfüyle bir iş göstereceğim. Böylece gönlündeki fakirlik sıkıntısı kalmayacak. Fakirlik ateşini söndürmüş ve seni sevindirmiş olacağız, buyurdu. 

Sonra yere asasını vurdu ve;

- Burasını kaz! dedi. 

İmam Efendi orasını açtığında, içinden bir küp altın çıktı. Ona;

-Ne durursun, fakirlik hastalığına çaredir. Bunları sana sonsuz hazineler sahibi Allahü Teâlâ gönderdi. İstediğin kadar al, buyurdu.

İmam Efendi bunları heybesine doldurdu. Yahyâ Efendi ona; 

-Ey İmam Efendi! Dünya üzüntüsünü gönlüne sakın koyma. Bunları hayırlı işlere sarf edersin. Yalnız bu sırrı kimseye söyleme. Şayet anlatırsan o zaman bunlar elinden çıkar.. 

İmam Efendi de;

-Efendim, ben bu işe çok şaştım! Bu kadar altınla memleketime nasıl dönerim. Yollarda haramîler, eşkıyalar var. Korkarım ki bunları benden alırlar. Nasıl varacağımı bilemiyorum, dedi. 

Bunun üzerine Yahyâ Efendi; 

-Sana kimse zarar veremez. Bu senin nasibindir. Var selâmetle git, buyurdu.

 İmam Efendi veda edip yola çıktı. Hakikaten başına hiçbir şey gelmeden memleketine a vardı. Kendisini hanımı karşıladı. Heybedeki altınları görünce, hayretler içinde kaldı ve; 

-Bunları nereden buldun? diye sordu. 

O da; 

-Bu işi sana açıklayamam. Sadece Allahü Tealalın ihsanı olarak bil! dedi. 

İmam Efendi bundan sonra etrafına yardım etmeye başladı. Hem yedi hem yedirdi. Ömrü hayır yapmakla geçti.

 İnsanlar onun hakkında; 

-Nereden buluyor bunları?? demeye başladı. 

Bazısı da; 

-Birisinden emanet almış galiba!

Kimisi de; 

-Anlaşılan define bulmuş, dedi. 

Her biri bir şey söyledi. Neticede İmam Efendi hastalandı. Hastalığı ilerleyince, komşularını başına çağırdı ve onlara; 

-Size bu malı nereden bulduğumu açıklamak istedim. Bunun elime girmesine sebep, Yahyâ Efendi hazretleridir. Bugüne kadar kimseye söylemedim. Zira bana, söyleme gizle demişti. Şimdi ise ömrümün sonu yaklaştığından onun kerameti unutulmasın diye söylüyorum, dedi ve Kelime-i şehâdet getirerek vefat etti.