Fatma Karahasanoğlu


BİR GAZETECİNİN ARDINDAN

Film şeridi gibi gözlerimin önünden geçip gittiler.


                                BİR GAZETECİNİN ARDINDAN

 

                    Film şeridi gibi gözlerimin önünden geçip gittiler. Hayatlar ve insanlar. En iyi haberi yazmak, en güzel fotoğrafı çekmek, herkesten önce bir habere ulaşmak için birbirleriyle yarışan gazeteciler arasından biri de Ali Zengin´di.  Medyanın daima mutfağında çalıştı. Haberden habere koşarken, sağlığının bir gün bozulacağını hiç düşünmedi. Elinde kamerasıyla haberlerin peşinden koşmayı ihmal etmeyen bir gazeteciydi. Gün geldi yağmur altında, gün geldi kızgın güneş ışınlarının içerisinde kaldı. Hiçbir zaman mesleğinden şikayet etmedi. Yaptığı haberlerle kimi sevildi, kimi zaman itildi. Gazetecilerin kaderi bu değil mi? Haber yaparsınız birileri sevinirken, diğeri üzülür.

Kısacası; gazeteci kimseye yaranamadığı gibi gazetecinin de dostu olmaz.

                 Anılar hayatlarımızın bir parçasıdır. Çoğu zaman anılarımızla yaşar ve birilerini yad ederiz. Ankara´da Trabzon Vakfının organize ettiği Trabzon günlerine gazeteciler büyük ilgi gösterirdi. 2009´un Şubat ayıydı. Yine öyle bir organizasyonda yer almak için kollar sıvandı. Ben gazete ve kitaplarımla katılırken Ali Zengin?de çıkardığı dergi ve çalıştığı kurumu temsil için oradaydı. Atatürk Kültür Merkezi olduğundan çok daha kalabalıktı. Ben kendi standımda Ali ?de kendisine ayrılan stanttaydı. Trabzon´a özgü ürünler de diğer stantlarda sergileniyordu. Akın akın gelen ziyaretçiler her stanttın hatırını sormayı ihmal etmiyordu. Yoğunluk dört gün boyunca devam etmişti. Artık ayrılık vaktiydi. Otobüse bindiğimizde herkeste tatlı bir yorgunluk vardı. Ali satamadığı dergileri bir koli yapıp, koltuğun ön tarafına koymuştu.

Ali eşi ve çocuğuyla arka sıralarda oturmuştu. Çocuğu Ali´ye yer vermediği için Ali sürekli koridorda muavin koltuğunda seyahat ediyordu. Etkinlikte yaşadıklarını anlatırken, yüzü gülüyordu. Trabzon, bizi yağmurla karşıladı. Ali eş ve çocuklarıyla inmeden önce otobüste herkesle helalleşip indi. 

                  Yıllar su gibi akıp giderken, bizden de çok şeyi alıp götürüyor. Kimimiz farkında oluyoruz kimimiz olmuyoruz. Ali´yle son kez Maçka´da savcılıkta karşılaştım. Ali bağırıp çağırıyordu. Ne olduğunu sordum. Hastalığından dolayı Maçka´da ki hastanede tedavi gördüğünü söyleyerek konuşmasına devam etti. Hastanede bir olaydan ötürü savcılığa verildiğini ifade vermek içinde savcının yanına gittiğini anlattı. Elleri titriyor ayakta zor duruyordu. Geçirdiği felç yürümesini de zorlaştırmıştı. Ali´nin yüzündeki öfke hiç dinmemişti. Ceza alacağını düşünmüyordu ama savcılığa şikâyet edildiğine kızıyordu. Hastalığında bile haksızlığa uğradığını haber yapmak istiyordu. Ama elinde ne kamerası ne de düşüncelerini yazacak bir gücü? Bir gazetecinin hazin sonuydu bu?

Ali kardeşim mekanın cennet olsun. Nurlar içinde yat.