Fatma Karahasanoğlu


BAKIŞ AÇISI

Hayat pahalılığından şikayet eder olundu da, yabancılaşmaktan kimse şikayet etmez oldu. Nasıl bir durum meydana geldiyse, adam tanıdığını gördüğünde yolunu değiştiriyor. Yada tanımazlıktan geliyor.


                                           BAKIŞ AÇISI

 

 

                              Hayat pahalılığından şikayet eder olundu da, yabancılaşmaktan kimse şikayet etmez oldu. Nasıl bir durum meydana geldiyse, adam tanıdığını gördüğünde yolunu değiştiriyor. Yada tanımazlıktan geliyor.

Kısacası; tanıdık da olsa, selamlaşmak unutuldu. Apartman kültürü geliştikçe, insanların da yabancılaşma sevdası arttı. Nedenleri tek tek sıralayacak değilim. Herkes neyin ne olduğunu görüyor.  Görünen köyde kılavuz istemediğine göre!..

                               Hangi ara bu kadar ketum ve gaddar olundu? Birine selam verecek olsanız, tepkiyle karşılaşmanız oldukça mümkün. Oysa İslamiyet´te hoş görü, sevgi, tevazu, muhabbet vardır.  

Ne yazık ki bu saydıklarımızda bir çok kişiye yabancı gelmektedir. Şiddet, yalan, dolandırıcılık, kaos, kibir, fitne fesat, hırsızlık vb. gibi. Arttıkça, hoşgörüde, tevazu da, muhabbette kendiliğinden yok olmaktadır.

Sevginin olmadığı yerde kötülük kendine yer bulur. Kötülüğün yanında bencillikte yer alır. Tüm bu olumsuzlukların önüne geçmek zor değildir. yeter ki, iyilik yolunda ilerlemek istensin. Her zaman iki yol vardır. Biri, iyilik. diğeri kötülük yoludur. Hangisini tercih ediyorsanız, Allah sizi o yolda ilerletir.

Hiç kimse sütten çıkmış ak kaşık değildir. hatalar, günahlar, yanlışlar biz insan oğlu için değil midir? İyilik yaparsanız, karşılığını iyilikle alırsınız. Kötülük yaparsanız, onun da karşılığını kötülükle alırsınız. Bu iki kavramı daha iyi anlamak için okumak gerekir. Okumak derken,  meslek edinmek için okuduğunuz okullardan,  söz etmiyorum. Okumak, oldukça geniş mana taşır. Okuduğunuzu anlamak, anladığınızdan mana çıkarmak gerekir. ?oku? kelimenin anlamını çözenler, kendilerine  iyi yer bulanlardır. Çözemeyenlerse hayatını boş işlerle geçirenlerdir.

                     Tasavvuf, derin mana taşır. Herkes anlayamaz. Zaten anlaması da beklenmez. Yunus Emre´nin ?canım kurban olsun  senin yoluna? dizelerini ne yazık ki, anlamayanların sayısı her geçen gün artmaktadır. Yunus Emre bu dizede ne demek istediğini okuyan, ve okuduğunu muhakeme edenler anlar. 

Zamanın birinde, varlıklı bir adam tüm malını haram yoldan kazanmıştı. Bir gün kendi kendine; ?bu kadar mal varlığım var. Zekat vermiyorum.  Bir kurbanlık alıp da dergaha bağışlayayım.? Konuşur. Sonra kurbanını alıp Hacı Bektaş Velinin dergahının yolunu tutar. Hacı Bektaş Velinin müritleri kendisini, kapıda karşılar. Ve sorarlar. Adam, dergaha kurban bağışlayacağını söyler. Müritler, durumu Hacı Bektaş Veliye ,iletir. Hacı Bektaş Veli,adamın yanın a gelerek sorar. ?kurbanı nereden aldın? Mal varlığını nasıl edindin??

Adam, haram yolla kazandığını söyler. Bunun üzerine Hacı Bektaş Veli kurbanı kabul edemeyeceğini söyler. Adam, üzgün bir şekilde olduğu yerde kalır. Hacı Bektaş Veli, tekrar adama dönerek; ?istersen Mevlana´nın dergahına git. O kurbanı kabul edebilir.? Der.

Adam, Mevlana´nın dergahına gider.  Müritlere Mevlana´yla görüşmek istediğini söyler. Müritlerden biri adamı, Mevlana´nın yanına getirir. Adam, Mevlana´yı görür görmez. Dergaha kurban bağışlamak istediğini söyler. Mevlana, ?olsun? der. Ve kurbanı kabul eder. Adam, şaşırarak Mevlana´ya bakarak; ?malımı haram yoldan kazandığım için Hacı Bektaş Veli, kurbanı kabul etmedi. Siz nasıl kabul ettiniz?? Mevlana sadece ?bakış açısı? der.