Fatma Karahasanoğlu


ANILARA DEVAM

ılıç Ali anlatıyor: İlk mecliste bir gün laiklik konusu oluyordu.


                                 ANILARA DEVAM

           Kılıç Ali anlatıyor: İlk mecliste bir gün laiklik konusu oluyordu. Gazi Mustafa Kemal Paşa o gün meclise başkanlık ediyordu.Meclisin tanınmış din alimlerinden bir vatandaş kürsüye geldi. Alaycı bir tavırla: ´´Arkadaşlar bir laikliktir gidiyor. Af edersiniz ben bu laikliğin manasını anlamıyorum, nedir bu laiklik ? ´´ diye söze başlarken riyaset makamında bulunan Mustafa Kemal Paşa dayanamamış, oturduğu yerden elini kürsüye vurarak: ´´Adam olmaktır Hocam, adam olmak! ´´ diyerek Hoca efendinin sualini cevaplandırmıştır.

                                                           ***                    
             Niyazi Ahmet Banoğlu anlatıyor: Bir Amerikalı kadın gazeteci, Atatürk´e: ´´İşlerinizde nasıl başarılı oluyorsunuz ? ´´ diye sormuş ve şu cevabı almıştı: ´´Ben bir işte nasıl başarılı olacağımı düşünmem. O işe neler engel olur, diye düşünürüm. Engelleri kaldırdım mı, iş zaten kendi kendine yürür.´´

                                                   ***
            Atatürk, yurdumuzu ziyaret etmekte olan Yugoslav Kralı Aleksandr ile İstanbul´da Dolmabahçe Sarayı´nda konuşurken, konuk Kral şöyle der: ´´Ekselans. Biz Türkleri çok severiz. O kadar çok ki, vaktiyle Cihan harbinin sonunda Lloyd George Batı Anadolu´yu Yunanistan´a teklif etmeden evvel bize teklif etmişti. Fakat biz Yugoslavlar, Türkleri çok sevdiğimiz için George´un bu önerisini kabul edip Anadolu seferine çıkmadık.´´ Atatürk, Kral´ın bu sözlerine şu cevabı verir: ´´Haşmetmap, evvela bize karşı olan sevginize teşekkür ederiz. Sonra büyük geçmiş olsun! ´´

                                                      ***
              Muzaffer Kılıç anlatıyor: Erzurum´dan kongre için Sivas´a geldiğimizde, Mustafa Kemal´in karargahı olarak, Sivas lisesini hazırlamışlardı. Paşa, kendisine hazırlanan odaları dolaşırken, yatak odasında, karyolanın arkasında bulunan sarı satırlı atlas yastık gözüne ilişti. Yastığın üzerinde, koyu renk bir ibrişimle işlenmiş şu beyit vardı: Cihanın cahına mağrur olup incitme insanı. ( Dünyanın şaşasıyla gururlanıp incitme insanıları) Süleman-ı zaman olsan bırakırsın bu eyvanı (Zamanın Süleyman´ı da olsan bırakırsın bu dünyayı) Atatürk, yazıyı okuduktan sonra durdu. Mazhar Müfit Bey´i çağırttı. Beyti ona okuttu. Mazhar Müfit: ´´Paşa´m, bu sizin için yazılmış değil.´´ deyince, Atatürk: ´´Bu uyarı hepimiz için ve her şey için bir prensip olmalıdır.´´ cevabını verdi.

                                                    ***

               İzmir´de hazırlanan o alçakça suikastın sonuçsuz kalmasından sonra bir gün bize şu olayı anlatmıştı:
?Ziya Hurşit´in beni öldürmeye memur ettiği iki zavallı vardı. Sorguları yapıldıktan sonra bunların birisini yanıma çağırdım. Odada kimse yoktu. Kendisine sordum:
? Sen Mustafa Kemal´i öldürecekmişsin, öyle mi?
? Evet, dedi. Ben yine sordum:
? Mustafa Kemal ne yapmıştı ki onu öldürecektin?
? Fena bir adammış o. Memlekete çok fenalık yapmış. Sonra bize onu öldürmek için para da vereceklerdi.
? Sen Mustafa Kemal´i tanıyor musun?
? Hayır.
? O halde tanımadığın bir adamı nasıl öldürecektin?
? Geçerken işaret edecekler, Mustafa Kemal işte budur, diyeceklerdi. Biz de öldürecektik.
O zaman cebimdeki tabancayı çıkararak kendisine uzattım:
Mustafa Kemal benim, haydi al eline tabancayı, öldür, dedim.
Herif benden bu karşılığı alınca yıldırımla vurulmuş gibi oldu. Bir süre şaşkın şaşkın yüzüme baktıktan sonra diz üstü kapanarak hüngür hüngür ağlamaya başladı.