DUYGU KARAHASANOĞLU


ABRAŞ, KEL KÖR

ABRAŞ, KEL KÖR


                             ABRAŞ, KEL KÖR

               

                   Öyle insanlar var ki, gelmiş olduğu yere nasıl geldiğini düşünmez. Zanneder ki, makam ve mevki sahibi kendi olmuştur. Oysa Allah´ın nasip etmediğine kimse kavuşamaz. Bugün herkes kendisine .çizilen kaderini yaşamaktadır. Bunun ötesi berisi yoktur. 

                   Vaktiyle, Abraş, kör ve kel. Bir köyde yaşarmış. Allah´ü Teala bu üç kulu sınamak için yanlarına bir melek gönderir.

Melek, önce Abraş´ın yanına gider. Elindeki ve yüzündeki çillerin  gitmesini isteyip istemediğini ve Allah´tan ne dilediğini sorar.  Abraş, güzel bir tene kavuşmak, tüm çillerinin gitmesini ister. Melek eliyle Abraşa dokunur. Abraş, güzel bir tene kavuşur.  Melek tekrar sorar. ?Deve, sığır, koyun hangisinden istersin?? Abraş; deve istediğini söyler. Melek, gebe deve Abraş´a hediye eder.

İkinci olarak kel adamın  yanına giden melek, aynı soruyu sorar. Kel adam, güzel saçlarının olmasını ister. Melek, kel adama dokunur. Ve kel adam çok güzel saçlara sahip olur. Melek kel adama  inek yada koyun hangisini istediğini sorar. Kel, inek der. Melek, kel adama da gebe inekler hediye eder.

Melek son olarak kör adamın yanına gider. Kör adama, ?gözlerinin görmesini ister misin?? kör, istediğini söyler. Melek, kör adama dokunur. Gözleri açılan adam, teşekkür eder. Melek de, kör adama, gebe koyun hediye eder.

Aradan aylar yıllar geçer.   Melek, insan kılığında fakir bir adam olarak Abraş´ın yanına gider. Abraş, develerini çoğaltmış, vadi dolusu develere sahip olmuştur. Melek, aç olduğunu söyleyerek, çölü geçmek için bir deve vermesini ister. Abraş, veremeyeceğini, hepsinin sahibi olduğunu söyler.

Melek, ?ben seni bir yerden tanıyorum. Sen Abraş değil misin. Bu develer, bu mallar, sana Allah tarafından nasip odu. İstesem seni eski halini tekrar getiririm. Melek, dokunur Abraş eski haline döner. Tekrar fakir, çirkin olur.

Melek, kel adamın yanına gider. Aynı şeyleri ona da söyler. Kel adam, vadi dolusu sığırlarına bakarak; ?bunlar benim. Kusura bakma. Hiç birini veremem.? Melek ?dur bakayım seni bir yerden tanıyorum sanki. Sen kel adam değil misin??

Melek dokunur, adam eski haline döner. Yine kel ve fakir olur. 

Melek, üçüncü olarak kör adamın yanına gider. Vadiler, tepeler, dağlar koyunlarla doludur. Melek, kör adama yaklaşarak; ?açım, bana yiyecek bir şeyler ver. Çok uzak yoldan geldim.? Kör adam, ?bu koyunlara bak. İstediğini beğendiğini al. Senin olsun.?

Melek, kör adama bakarak; ?işte istediğim cevap buydu.?

                        Siz, siz olun.  Sahip olduğunuz mal ve mülke güvenmeyin. Unutmayın ki, üzerinizde taşıdığınız can bile emanettir. Bir gün emaneti vereceğinizi asla aklınızdan çıkarmayın.