ismet eyüboğlu


23 NİSAN´DA ÇOCUKLARI İZLERKEN

Oldum olası çocuklarla hayvanları severim, severimden öte onları hep ayrıcaklı görürüm.


  23  NİSAN´DA ÇOCUKLARI İZLERKEN

Oldum olası çocuklarla hayvanları severim, severimden öte onları hep ayrıcaklı
görürüm.
Nedir bu iki türün ortak özelliği?
Bu ikisi de yalan dolan bilmez.Onun için çocuktan al haberi demişler.
İkisi de ikiyüzlülük. nedir bilmez. İkisini de çok kolay kandırabilirsiniz, çünkü kurnazlık
nedir bilmezler.Hilebaz değildirler, sadece biraz bencildirler o kadar.O da çok fazla paylaşımcı olmadıklarını gösterir.Doğanın zayıflara karşı korumacı önlemi olsa gerek.
Kısacası, çocuklar da hayvanlar da katıksız doğal varlıklardır, olduğu gibi görünürler
göründükleri gibi de olurlar.
Çocukların bir özelliği de sanatçı oluşlarıdır.
Evet evet çocuklar sanatçı ruhludurlar.Örneğin her çocuk bir ressamdır.Her çocuk 
Bir filozoftur.O da nereden çıktı demeyin, çocuklar size öyle sorular yöneltir ki şaşırır
kalırsınız, bazen da ahlâkı değerler adına, inançlar adına bir sürü saçma sapan 
yanıtlar verirsiniz, daha beter işler sarpa sarar.Çocukların bu sanatçı ve filozof kimlikleri özgür ruhlu oluşlarından ileri geliyor.
Ancak çocuklar da hayvanlar da büyüdükçe kişilikleri değişir, onları büyütenlerin
kişilikleri, davranışları onlara da yansır, onları da etkiler.Hani neredeyse onlar gibi 
olurlar.Bu, hayvanlar için de geçerlidir, köpeğiniz zamanla size alışır, sizin huyunuza 
suyunuza  göre hareket eder, kediler en özgür yaratıklar olmalarına karşın yine 
etkilenirler.
Diyeceğim o ki siz siz olun çocuğa çocuk gibi davranmayın,onu ciddiye alın, onu
büyük adam gibi karşınıza alın , O´nu dinleyin onunla konuşun  ama asla onun 
çocuk olma özgürlüğünü onun elinden almayalım.Hayvanları da kendinize örnek alın, 
onlardan öğrenecek çok şeyimiz var.
Gelelim 23 Nisan´a.
Evet 23 Nisan yakin tarihimizde bir dönüm noktasıdır. Kongreler döneminden
başlayarak, Ulusal Kurtuluş savaşımızı yönetecek en üst düzeyde bir yönetim 
organının (TBMM) açıldığı tarihin adıdır,23 Nisan 1920.
Bu bütünsellik sağlanmasaydı belki de ülkenin kurtuluşu hiç gerçekleşmeyecekti.
Ayrıca Anadolu´da adi konulmamış bir cumhuriyetin adıdır 23 Nisan  1920.
Bilindiği gibi daha sonradan 29 Ekim 1923´te Türkiye Cumhuriyetinin adi konularak 
bütün dünyaya ilan ediliyor.
Peki neden çocuk bayramı?
Bunun belirgin bir nedeni yok, olsa olsa akla en yakin olasılık onca savaşlarda 
harap ve hitap düşmüş bir imparatorlukta binlerce çocuk kimsesiz , yetim kalmış
ölmüş, aç susuz kalmış çocuklara verilen değerdir, bir nevi dikkat çekmedir.
Ancak 23 Nisan 1920´nin çocuk bayramı olarak kutlanması bu tarihin emperyalizme karşı verdiğimiz bağımsızlık savaşı açısından bir dönüm noktası olması özelliğini 
gölgede bırakmamalı.Asil vurgulanması gereken konu budur.
Kaldı ki çocuk bayramı olarak kullanırken de yıllardan bu tarafa ne kadar ciddiyetsizlikler yaşandığını görüyoruz.
Neymiş efendim çocuklara bir günlüğüne koltuklar ikram edilecekmiş, çocuklar bundan mutlu olacaklarmış, vs.
Sanki çocuklar koltuk sevdalısı, benim bildiğim makam,mevki, çıkar hırsı büyüklere 
özgü bir özellik, bazen öyle bir hırs haline dönüşüyor ki aklın, mantığın bile önüne 
geçiyor.Çocuklarda ben böyle bir özelliğe hiç rastlamadım.
Çocuklara bu tür iki yüzlülükleri bir erdemmiş gibi öğretmek zorunda miyiz, onlara daha çok sevgi, daha çok paylaşma , daha çok kardeşlik, daha çok kucaklaşma 
öğretemez miyiz.
23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı´nı izlerken bunları düşündüm.
Kıymayın hayvanlara , kıymayın çocuklara.