YUSUF NECEFBEY VEZİROV’UN “ALİ ve NİNO” YAPITI ÜZERİNE

YUSUF NECEFBEY VEZİROV’UN “ALİ ve NİNO” YAPITI ÜZERİNE

YUSUF NECEFBEY VEZİROV’UN “ALİ ve NİNO” YAPITI ÜZERİNE

YUSUF NECEFBEY VEZİROV’UN “ALİ ve NİNO” YAPITI ÜZERİNE

Azerbaycan görkemli dramaturglarından olan yazar 1854 yılının bahar aylarında Azerbaycan’ın tarihi şehri Şuşa’da dünyaya gelmiştir. 12 yaşlarında medrese eğitimine başlar. 1867 yıllarında komşularının yardımı ile 1867 yılında Şuşa’da Mülkiye mektebine girer. 1873 yılında Mirza Fathalli Ahundov’un meşhur “Hacı Kara” komedisini sahneye koyar. 1874 yılında yüksek tahsil için St. Pedersburg’a gider. 1878 yılında yükseköğrenimini tamamlar. 1926 yılında ölür. Baştan sona ömrü bir facialar tablosu gibidir.

Kendisini M. Fathalli Ahundov’un öğrencisi kabul eder.  Sosyal konulara eğilir. Toplumun aksak yanlarına, cehalete karşı çıkar. Sosyal yaşamın gerçeklerini eserlerinde ön planda işler.  Yapıtlarının çoğunda Azerbaycan zenginlerinin yaşamı oluşturur. İlk nesir eseri “Ağıcı” öyküsünü 1875 yılında yazar. İlk geniş hacimli dramı Daldan Atılan Taş Topuğa Değer” adlı çalışmasını 1890 yılında neşreder. Ardından “Adı Var Özü Yok (1891)”. 1895 yılında Bakü’ye göçer. Hiç şüphe yoktur ki, en muhteşem eseri “Musibeti Fahrettin (1896) “olup Azerbaycan tiyatrosundaki ilk trajedi eseri olarak kabul edilir. XIX yüzyılın ellili yıllarında komedi yanında trajedi eserler yazdı. Eserde Rüstem Beyin kızı Saadetle olan gönül ilişkilerindeki çıkmazı ele alır. 1898 yılında petrol mevzusunu ele aldığı “Pehlivanani Zamane (1900)” adlı piyesini yazar.  Eserde ahlaki terbiye üzerinde durur. 1913-1920 yılları arasında “Pul Düşkünü”, geçmişte Kaçaklar (1912), “Ne Ekersen Onu Biçersin (1914)”, “Taze Asrın İbtidatisi (1920-21)” adlı yapıtlarını yazar. Ancak yazarın en çok tartışılan eseri olarak “Ali ve Nino” görülmektedir.

İlk defa 1937 yılında Viyana’da E. P. Tal Verlak tarafından Almanca olarak Tall Neşriyatında yayınlanmış olan” Ali ve Nino” adlı eser yayınlandığı zamanlar o kadar dikkat çekmez ve unutulmaya yüz tutar. Ancak daha sonralar söz konusu roman üzerinde büyük tartışmalar olmuştur. Sovyet Rusyası bu eserin yayınını yasaklamış olduğundan Sovyetler döneminde yapıt hakkında herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Kısa bir zamanda eser İngiltere, Almanya, Azerbaycan ve Türkiye hatta Amerika’da pek tartışmaya, hakkında yazılar yazılmaya, değişik baskılarının yapılmaya başladığını görürüz. Eserin şöhreti bir anda dünyaya yayılır ve 33 ayrı dilde yayınlanır. Yusuf Vezir Cemenzeminli’nin 1918-20’li yıllarda İstanbul’da konsolosluk vazifesinde bulunduğu yıllarda yazmış olduğuna dair iddialar mevcuttur. Ancak konu ile alakalı yaptığımız araştırmalarda bu eseri göremedik. 

Eserin yazıcısı Gurban Saidi imzasını taşır. Bir kısım araştırmacı bu adın Bakülü bir Yahudi olan Lev Nissembaum’un, bir kısmı ise Yusuf Vezir Çemenzeminli’nin tehellüsü (takma adı)” olduğunu iddia ederler. Ancak Azerbaycan Yazarlar Birliği 1993 yılında bu eserin Yusuf Vezir Cemenzeminli’ye ait olduğunu karar ile kabul eder. Söz konusu eserin Esed Bey (Leo Nissenbaum) tarafından Gürcü yazar Griqol Robakidze’ye ait Yılan Derisi (Das Schlangenhemd 1928) adlı eserden kaydettiği söylenir.

Söz konusu eserin ilk olarak 1970 yılı öncesinde Almanya’nın Münih Şehrinde Azadlık radyosunda bir kısmı yayınlanmıştır.

O yıllarda eser Almancadan İngilizceye, İngilizceden Türkçeye tercüme edilmiştir. Yapıt Azerbaycan Gazetesi redaktörü Mirza Hasan tarafından Azerbaycan Türkçesine tercüme edilmiştir. Ve bu tercümenin bir kısmı aynı yıl Azerbaycan gazetesinin mart. Nisan ve Mayıs aylarında üç bölüm yayınlanmıştır. Eser üzerinde pek çok makaleler yazılır ve 3 ayrı film çekilir. Konu üzerinde Doğu Türk Halkları araştırmacısı Azerbaycan Yazıcılarından Penah Halilov’un ilgilendiği görülür. P. Halilov’un değişik makalelerinde konu değişik yönleriyle irdelenir.  Halilov daha sonra bu yazılarını bir araya toplayarak “Alİ ve Nino Problemleri” adı ile neşreder. Son on yılda dünyanın en çok okunan romanları arasındadır. Buna bakmayarak roman üzerindeki 70 yıllık kimlik tartışmasına hele de son nokta koyulmamıştır. Bu nedenle söz konusu bu eser bazen Qurban Seid adının yanına Muhammed Esad ve Yusuf Vezir Çemenzeminli adıyla yayınlanmış,  bazen her iki ad birden kullanılarak, bazen de ayrı ayrı şekilde yayınlanmıştır.

UNESCO’da şube müdürü olarak çalışmakta olan Ramiz Abutalıbov, Prof Penah Halilov, Prof. Zeydulla Ağayev, Prof. Şamil Cemşidov, Prof. Tofik Hüseynoğlu  ve Prof. Çingiz Qurbanlı konuyu ilgi alanlarına alarak meseleye açıklık getirmeye çalışırlar

Romanda pek çok konu gibi merak uyandıran meçhuller arasında söz konusu eserin hangi dilde yazıldığı hususudur. Zira bugüne kadar konu üzerindeki en ciddi iddia söz konusu eserin Türkçe yazıldığı iddiasıdır ki, bu iddia söz konusu eserin Türkçeye tercüme eden Semih Yazıcıoğlu’nun romanın Azerbaycan Türkçesi ile yazılmış olduğunu Mustafa Türkekul’a istinaden ifade etmesidir. Benzer durumu Yusuf Vezir’in “İstanbullu Kız” romanı için de söylenebilir.

 “Ali ve Nino” adlı yapıta konu, problematika, olaylar… vs. yönünden bakıldığında her haliyle Azerbaycan edebiyatına ait bir kültür ürünü olduğunu söylemek o kadar da zor değildir.  Mevzu, üslup ve dil özellikleri yönünden bakıldığında yapıtta Türk izleri kabarık şekilde kendini gösterir. Ancak yapıt üzerindeki kimlik problemi dünya edebiyatında hele de tartışmaların odak merkezindedir.

Dr. Enver UZUN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İstatistikler

48

ŞİİR

 

77