RİSK HARİTALARI ACİLEN ÇIKARTILMALI

RİSK HARİTALARI ACİLEN ÇIKARTILMALI

Prof. Dr. Ömer Kara; “Doğu Karadeniz Bölgesi’nin heyelan risk haritaları acilen çıkartılmalı.”

RİSK HARİTALARI ACİLEN ÇIKARTILMALI 

Prof. Dr. Ömer Kara; “Doğu Karadeniz Bölgesi’nin heyelan risk haritaları acilen çıkartılmalı.” 

Türkiye’nin coğrafi yapısı itibariyle heyelan bakımından en riskli bölgenin Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu belirtilerek bölgenin heyelan risk haritalarının acilen çıkartılması gerektiği kaydedildi.

EĞİMİ FAZLA OLAN YAMAÇLARA EV YAPMAYIN 
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölüm Başkanı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Kara, vatandaşları eğimi fazla olan yamaçlara ev yapmamaları konusunda uyarılarda bulunarak bu yerlerde yamaç hareketleriyle birlikte heyelanlar meydana geldiğini söyledi.
Kara, bölgenin heyelan risk haritalarının çıkartılması gerektiğine işaret ederek; “Doğu Karadeniz Bölgesi, ikliminin yağışlı aynı zamanda arazi yapısının eğimli olmasından dolayı sıklıkla heyelanlar görülmekte. Bu heyelanlara bağlı olarak can ve mal kayıpları meydana gelmektedir. Bu konuda insanların bilinçli olması gerekiyor. Özellikle yol yapımı sonrası yamaç topuğunun oyulması heyelanları artırmaktadır. İnsanlar heyelana duyarlı alanlarda yerleşim yapmak suretiyle yamaca ek yük bindirmektedir. Bu sayede de heyelanlar daha fazla görülmektedir. O nedenle heyelan risk haritalarının bölgemiz açısından acilen yapılması önemlidir. Bunlar yapıldığı takdirde heyelanlarla meydana gelebilecek can ve mal kayıpları en aza indirilebilir.” dedi.

“HEYELANLARI SADECE COĞRAFİ YAPIYA BAĞLAMAK YETERLİ DEĞİL” 
Heyelanların sadece coğrafi yapıya bağlamanın yeterli olmadığını ifade eden Kara; “Ülkemizin genel itibariyle de yükseltisi bin 132 metre civarında. Bu kadar yükseltiye sahip olan bir yerlerde eğimde daha fazla olacaktır. Dolayısıyla yağışlarında daha fazla olduğu bu bölgede heyelanlar kaçınılmaz oluyor. Heyelanları sadece coğrafi yapıya bağlamak yeterli değil. Aynı zamanda toprak yapısı yağış gibi özellikler bunu tetikliyor. Eğimi fazla olduğu bu yamaçlarda toprak yapısı iki türlü katmandan meydana geliyor. Birincisi geçirilebilir bir kısım, bu alt tarafta oluyor. Geçirimsiz bir tabaka olduğunda yukarıdan aşağıya doğru gelen yağmur suları geçimsiz tabakada sızmadan kaldığı için yukarıdaki kısım kolaylıkla hareket edebiliyor. Yukarıdan aşağıya doğru suyun biriktiği yer kayma düzlemi olur. Bu kayma düzlemi boyunca da toprak aşağıya doğru akar gider.” diye konuştu.

“KAYMAYA MEYİLLİ OLAN YAMAÇLARIN ÜZERİNİ YERLEŞİME AÇMAMALIYIZ!” 
Kaymaya meyilli alanların yerleşime açmanın sakıncalı olduğunu kaydeden Kara; “Tedbir olarak yapılacak en önemli şeylerden biri kaymaya meyilli olan yamaçlar üzerini yerleşime açmamak. Çünkü yerleşime açıldığı zaman oraya ek bir yük biniyor. Dolayısıyla kaymayı kolaylaştırıyor. Bitki örtüsüyle kaplı olması en önemli özelliklerden bir tanesi. Eğer üzeri orman örtüsü ise bunu muhafaza edeceğiz, yoksa bunu getirmeye çalışacağız. Çünkü bitki örtüsü yukarıdan aşağıya doğru toprak içerisinde suyun hareketini düzenliyor. Bu şekilde kaymaları engelleyebiliyor. Kök yapısıyla toprağı yerinde tutuyor. Topraktan kökleriyle birlikte fazla su alarak su kaybına neden oluyor. Yamacın su yüklenmesini engellemiş oluyor. Buralara ev yapmak suretiyle ek yük biniyor. Bunun dışında yol yapmakla birlikte düzeni bozuluyor. Genellikle her yamacın altından bir dere akıyor. Derenin de ıslah edilmesi lazım. Çünkü sel anında, muazzam bir şekilde gelen su alt kısmı oyarak yukarıdan aşağı doğru yamacın hareketini kolaylaştırıyor. Genellikle sel ve taşkınlıklarla heyelanlar, birbirine paralel gider. Sel olduğu zaman peşinden heyelanlar oluyor.” şeklinde konuştu.