KİM O?

KİM O?

KİM O?

KİM O?

 

Çalınan kapıydı. Kim o? Ben. Ben?

 

Sesi tanımış mıydı? Yabancı gelmiyordu ona. Biraz düşünse ?Ben? diyenin kim olduğunu çıkarabilirdi. Aradan uzun yıllar geçmişti düşünmeyeli. Aslında düşünüyordu düşünmesine de bu istemsiz bir düşünmeydi. Bu hâller onda ne zaman başlamıştı? İşte bunu bilmiyordu.Gidip de dönmemek var, dönüp de görmemek var demişti ve gidip de dönmemişti.

 

Uğraştım. Gitmemesi için çok uğraştım. Gitmesi bir açıdan benim için tehlikeli bir durum arz ediyordu. Çok şeye şahit olmuştu. Geçen onca zamana karşın ses seda çıkmamıştı. Anlaşılan Penelope de susmayı tercih etmişti. Susmak, bir tercih değildir. Bilenler bilir. Tercihten daha çok bir zorunluluk hâline gelebilir bazen.

 

O gece Penelope´nin bineceği uçağa yetişmek için çok çaba sarf etmişti. Her ne kadar arabayı havaalanına sürmemişse de Penelope ile kaldığı eve gitmişti ve her zaman olduğu gibi geç kalmıştı. Biraz da geç kalmak istemişti aslında. Penelope´ye yetişseydi ona ne diyecekti ki? Yol güzergâhında hep bunu düşünmüştü. Ne kadardüşünse bir şey bulamamıştı. İçinde bir vicdan azabı duymuyordu.  Çünkü yaşanılanların tek tanığı ortadan kaybolunca bazı şeyleri düşünmemek onun için hiç de zor değildi. Hayatta başardığı ender şeylerden biri de buydu. Yaşanılanlar öyle küçümsenecek şeyler de değildi üstelik. İnsan işte, bir süre sonra ne yaşarsa yaşasın unutuyor. Unutmasa da alışıyor. Biraz unutmuş, biraz da alışmıştı. Ancak ona sorarsanız unutmuştu.

 

O gün çalınan kapı, birden ona yıllardır unuttuğunu sandığı Penelope´yi hatırlatmıştı. Bu aslında şaşılacak bir şeydi. Aradan geçen onca zamana rağmen hatırlamadığı Penelope´yi kapının çalınması hatırlatmıştı. Penelope´ye hâlâ âşık mıydı yoksa? Böyle bir şey mümkün müydü? Diyelim ki mümkün olsun. İnsan geçen bunca zamanda Penelope´yi aklına bir kere dahi olsa getirmez miydi? Yaşanılanlar ne zaman bitmişti? Hatırlamak istemediği o ikinci olayda mı? Ama yaşanılan ilk değildi. Penelope, ilk cinayete de şahit olmuştu. İlk cinayet ile ikincisinin arasında ne fark vardı? Aynı şey tekrar edilmişti işte. Her şey bu kadar basit miydi? Ya da olabilir miydi? Bir cinayetten bahsediyoruz. Üstelik mahkemeye çıksalar ilk cinayetten suçsuz bile sayılabilirlerdi. Ama arabayı kendisi kullanıyordu. Penelope´nin bir suçu yoktu ki. Olsun, araba Penelope´ye aitti ve Penelope sarhoştu. Belki bu yüzden Penelope, ilk cinayetten sonra onu terk etmemişti. Penelope, onu terk ettiğinde bir sebep de söylememişti. Hüsnü´yü öldürmeyi o da istemezdi elbet. Evet, Hüsnü´yü sevmezdi. Aslında bana da soracak olsanız ben de Hüsnü´yü çok sevmezdim. Boşboğazın tekiydi.

 

Kader ağlarını örmüştü bir kere. Araba ile gecenin bir vakti o yokuştan inerken tesadüfen Hüsnü de kaldırımda yürüyordu. O akşam Hüsnü´yü fark etmemişti. Ancak Hüsnü, en ince ayrıntısına kadar yaşanılanlara şahit olmuştu. Kader. Kimse bilemezdi. Hüsnü de bilemezdi. Bir süre, içinde sakladı bunu. Bir yere kadar. Bir süre sonra da şahit olduklarını karşısındakine sezdirmeye başlamıştı. Anlayacağınız Hüsnü, ona başka çare bırakmamıştı.

 

Böyle olsun istemezdi. Hüsnü, işten arkadaşıydı. Bir zaman birlikte çeviriler de yapmışlardı. Sıkı fıkı dost olmasalar da arkadaştılar. Hüsnü, ulu orta yerde ileri geri konuşabilirdi ki konuşuyordu da. Ölmeyi hak etmişti işte. Öyle anlaşılması güç bir cinayet yok ortada. Birinci cinayete tesadüfen şahit olan bir adamın öldürülmesi!Üstelik birincisi kazaydı. Yine de ortada tanık bırakmamalıydı. Ya Penelope neydi? Bir suç ortağı mı? Evet, galiba onu öyle görüyordu.

 

Bir süre sonra kahramanlar vicdan azabı duyup suçlarını itiraf etmezler miydi? Etmemişlerdi işte.Ben de yıllardır bu sorunun cevabını aradım. Normal koşullarda biraz zaman geçtikten sonra çözülmeleri gerekiyordu. Penelope gittikten sonra ondan bir daha haber alınamamıştı. Öyle bir kadındı zaten. Kendi istemezse kimsenin ondan haberi olmazdı. Bir bakmışsınız bir zaman çıkagelmiş.

 

Kapı çalınmış ve dışarıdan bir ses ?Ben? demişti. Penelope, olabilir miydi bu? Bir gece ansızın gelebilir miydi? Daha önce yapmadığı şey değildi. Mesele biraz da kapıdakinin Penelope olup olmamasını isteyip istemediğiydi. Yaşananlar bir daha yaşanacaktı. Yıllardır unutulmuş sanılan olaylar tekrar hatırlanmak zorunda kalınacaktı. Bunu Penelope de, o da istemezdi. Kim isterdi ki? Bu yüzden kapıyı açmamaya karar verdi ve kapıyı açmadı.

 

NEŞAT SAMAT