Adı HAMSİ...

Adı HAMSİ...

Tutkuyla yoğrulmuş bir şehrin insanlarıyız.

Adı HAMSİ...

      Tutkuyla yoğrulmuş bir şehrin insanlarıyız. İddialıyız, hareketi, mücadeleyi seviyoruz. Bir işe saplanıp kalmıyoruz, yeni yollar arıyoruz. Gittiğimiz yerde hemen farkımızı hissettiriyoruz. 
        Sonuç odaklıyız, ikinci değil hep birinci olmak için uğraşıyoruz. Kültürü, sanatı, sporu, siyaseti seviyoruz. 
      Bu topraklarda doğmayanların bile sırf babalarının memleketi diye âşık oldukları bir coğrafyada yaşıyoruz.
       Bizi bu coğrafyaya bağlayan her şeyi seviyoruz. Sırtında yük taşıyan kadınımızın, geçim derdindeki erkeğimizin, mahallede topun peşinde koşturan çocuğumuzun gözlerinde bu sevgiyi görmek mümkün. Bütün zorluklarına rağmen Trabzon bizim vazgeçilmezimizdir. Ayrıca çok büyük, bütünleştirici bir paydamız ve kutsalımız daha var ki, Trabzonspor söz konusu olunca tek yürek olur, hep birlikte coşar, hep birlikte üzülürüz. 


Bu memleketin öyle güzel bir aroması var ki, burada yaşamayan birine dahi sıcaklığını hissettirir. 
       İnatçı ve mücadeleci, topraklarına bağlı, neşesiyle üzüntüsü iç içe geçmiş insanımız kitaplara bile konu olmuştur.
      Bazen öyle ilginç hikâyelerle duyarız ki Trabzonlu olmanın dayanılmaz hafifliğini hisseder, ve mutlu oluruz. 
      Hikâyemiz bu sefer Kaliforniya’da başlıyor. Erdem Durgunoğlu İzmirli  bir akademisyen ailenin ikinci çocuğu.   Anne ve babası yıllar önce doktora yapmak için gittikleri Amerika’da  kalmış. 
Erdem, bu büyük ülkede doğmuş ve büyümüş .
Üniversite de  Kaliforniya’lı Mary’ ile tanışır.ve Antropoloji eğitimi alanında çalışmalar yapmaya başlarlar. Türk kültürü Mary’nin çok ilgisini çeker. Çünkü sevdiği, âşık olduğu adam, yani Erdem, bir Türk’tür.  
     Sevgilisinin ailesiyle tanışır. Onların kültürlerine düşkünlüğü ve aile bağları  Mary’yi derinden etkiler. Türk yemeklerini tattıkça daha da ilgisini çeker bu hiç bilmediği kültür. Ve kendini bu kültüre ait hissetmeye başlar. Türkçe öğrenmeye çalışır. Erdem’in onunla hep Türkçe konuşmasın ister. Sevgilim, ilk öğrendiği ve çok sevdiği bir kelime olur.
Erdem, Amerika’da doğup büyüdüğü için anne babasının aktardığı kadarıyla kültürünü  biliyormuş. Türkiye’ye birkaç kez gelme fırsatı olmuş. Bu sebeple vatanını çok iyi tanımıyormuş. 
    Mary ve Erdem’in antropoloji eğitimleri onların Türk kültürüne, özellikle de Türk yemeklerine ilgi duymalarına yol açmış. Hatta Erdem, 2013-2014 yıllarında, Fulbright araştırma bursu ile geldiği Türkiye’de Slow Food akımı, kasaplık, ata tohumu gibi konuları incelemiş. Mary’le Türkiye’yi dolaşıp Anadolu’nun zengin mutfak kültürünü incelemiş, tatmış ve herkese anlatmışlar.
       Karadeniz’de en çok etkilendikleri  yer Trabzon olmuş. Trabzon insanının karakteristik tavırlarından, futbol aşkından, esprili yapısı ve dediğim dedik oluşundan çok etkilenmişler. Ve tabii yemeye doyamadıkları hamsinin tadını hiç unutmamışlar.
Bu ilginç birikimin doğal sonucu olarak, 15 Ağustos 2021 tarihinde doğan ilk çocuklarına hamsi adını koymuşlar. İkinci isim olarak da Ege’yi yansıtması amacıyla kekik demişler. Hamsi Kekik!  Onlara çok sevimli gelen bu iki ismi kullanarak Karadeniz’le Ege’yi minik oğullarında birleştirmişler. 

     Seramik çalışmaları yapan Mary yeni eserlerinde de bu iki temayı kullanıyor, hamsi ve kekik motiflerini seramikte birleştiriyormuş.

  Hamsi’nin doğumundan sonra yarattığı, üzerine elle hamsi ile kekik motiflerini boyadığı eserler büyük ilgi görmüş. Hamsi’den esinlenen bu koleksiyonu satın almak isteyen çok insan olmasını da Hamsi'nin getirdigi bir ugur olarak değerlendiriyorlar.

 Hamsi Kekik Durgunoğlu, annesi Mary ve babası Erdem’le birlikte Kaliforniya’nın Berkeley şehrinde yaşıyor. Berkeley hem üniversitesi hem de Slow Food (Yavaş Gıda) hareketinin Amerika’daki merkezlerinden biri olmasıyla tanınır. Mary yağlı boya ve seramik sanatçısı, Erdem ise San Franciso’nun doğusunda yüze yakın doğa parklarından sorumlu bir kurumda analist olarak çalışıyor. Her ikisi de başka kültürlere meraklı. Farklılıkların hayata kattığı zenginliği özümsemişler. 


Mary ve Erdem,  evde Türkçe konuşuyorlar. Hamsi Kekik’in Türk kültürünü, özellikle de Türk mutfağını yakından tanıyarak büyümesi için gayret ediyorlar.  

     Bu arada, Erdem hem Berkeley'nin organize ettigi bir karma yetişkinler liginde, hem de bir araya gelen arkadaşlarıyla birlikte haftada 2-3 kez futbol oynuyor. Kaliforniya’nın yumuşak iklimi sayesinde tüm yıl oynayabiliyorlar.  Erdem, ileride Hamsi ile beraber oynayacağı günlerin hayalini yaşıyor, zaten onun babasından daha iyi bir orta saha oyuncusu olacağına emin.  Kimbilir, belki de Hamsi bu yılki şampiyonluk yarışında Trabzon’a da uğurlu gelmiştir.

     Gelecekte Trabzon’da bir ev alıp o evde sevdikleri insanlar arasında yaşayıp her hafta Trabzonspor’un maçına gidip, akşamında da hamsili pilav ve hamsili ekmek yapıp yemenin hayalini kuruyorlar. O yüzden Hamsi’nin Türkçesine çok önem veriyorlar. Yabancılık çekmesin diye Trabzon’da.

    Hamsi Amerika da Trabzon kültürüyle büyüyor. 
Ailenin eniştesi olan Maçkalı işadamı Ömer Burhanoğlu bana kalırsa böyle bir hikâyeyi kaçırmaz. Minik Hamsi’yi fanatik bir Trabzonsporlu olarak hazırlamaya başlamıştır bile. Türkiye’den her Amerika’ya gidişinde küçük Hamsi’ye bütün bordo mavi ürünlerini getirir. Küçük Hamsi’yi bordo mavi formanın içinde hayal etmenin güzelliğiyle

 Trabzonsporlu Omer Burhanoğlu Hamsiyi Trabzonsporun bir uğuru olarak görüyor, kendisi ve çevresi  Hamsiyi Trabzonsporun maskotu olarak gördüğünü şampiyonluk kutlamalarına da davet edeceğini söylüyor..