YANIK BUĞDAYLAR 

         YANIK BUĞDAYLAR 

YANIK BUĞDAYLAR

                             YANIK BUĞDAYLAR               

 

           Ahmet Günbay Yıldız, “Yanık Buğdaylar” adlı romanında toplumsal sorunlara eğilmiştir. 

İnsanların ne kadar zalim ve gaddar olduğu deprem sırasında bir kez daha ortaya çıkmıştır. Para uğruna yanarak can verenlerin çığlıklarına aldırış etmeyen iki açgözlü adamın daha sonra köydeki gidişata nasıl bir yön verdiklerini yazar özgür bir kalemle okuyucuya aktarmıştır. 

Çaresizliğin yoksulluğun kucağında inleyen Yeşilderelilerin, bu iki adamdan çekinmeleri de, yazarın okuyucuya doğrudan vermek istediği mesajlardan biridir. 

Köy yerinde yaşamanın zorlukları bir kez daha Yanık Buğdaylar adlı romanda gözler önüne serilmiştir. Her okuyucu kitapta verilmek istenen mesajı rahatlıkla görür ve anlar.

Bir köy romanı olan Ynık Buğadaylar’ın kısaca özeti; 

             Bir depremin ardından Çivi Salih ve Çil Rasim adlı iki adam, enkaz altında kalan insanları kurtarmak ve giderek köyün en zengini olmak için mallarına el koyar. Bu iki adam halkı sömürmeye başlar. 

             Depremde insanların çığlıklarını duyan Sinan enkazda kalanlara yardım ederken Çivi Salih ve Çil Rasim zengin olmak için enkazlarda kuyumcuların mallarını çalar. 

Sinan her iki adamın yaptığı hırsızlığı görür ve onlara yardım etmeleri için bağırır. Ancak iki adam Sinan’a aldırış etmeden hırsızlıklarına devam eder. 

Çivi Salih ve Çil Rasim çaldıklarıyla biri köyde kahve diğeri bakkal açar. Kahve kısa sürede kumarhaneye döner. Bakkalda faizle para verip, malları yüksek fiyata köylüye satar. 

 Sinan bu nedenle aklını  kaybeder. Köyde deli olarak yaşamaya başlar. Her iki adamda çaldıklarıyla zenginleşir. 

           Deli Sinan, halkı sömüren Çivi Salih ve Çil Rasim’e çok öfkelidir. Gördüğü her yerde yaptıkları hırsızlıklar hatırlatır. Her iki hırsız adam Sinan’a aldırış etmez.  Çünkü köylü Sinan’ı deli olarak tanır ve sözlerine itimat etmezler. 

Bir gün deli Sinan, Çivi Salih, Çil Rasim’i samanlıkta yakar ama herkes bunu Abdülkadir’in arkadaşı Uzun Bekir’in yaptığını düşünür. 

Sinan ben yaptım dese de, kimseyi buna inandıramaz. Bir gün önce Uzun Bekir, Çivi Salih’le tartışması cinayeti O’nun işlediği kanaati köyde çalkalanır. 

Şikayetçilerde Uzun Bekir’in ismini verince Uzun Bekir yargılanıp hapse atılır. Eşini de çok yakın arkadaşı Abdulkadir ve ailesine emanet eder. 

Uzun Bekir haksz yere hapsihanede gün doldurması Eğilmez ailesini keyiflendirdiği kadar şeytani planları devreye koyarlar. Uzun Bekir’in karısının saç örgüsünü kesilip Uzun Bekir’e gönderilme planı yapılır. 

Bu görevi Budak Hasan kardeşi Kerim’e verir. Kerim, Uzun Bekir’in evine yaklaşamaz. Abdulkadir, her olasılığı düşünerek nöbet tutmaktadır. Kerim, bunun üzerine kendi karısının saç örgüsünü makasla kesip, hapishaneye gönderir. 

Uzun Bekir, çılgına döner ve hapisten intikam almak için kaçar.       

Bu nedenle Eğilmezler ile Abdülkadir arasında bir savaş başlar. Ve bu savaşınsonunda Eğilmezlerden Budak Hasan ve  Abdulkadir birbiirne silah çeker ve her ikisi de ölür. 

Abdul kadir eşi Hatice dul üç çocuğu yetim kalır. 

  Eğilmezler, babasının intikamını almak için Bekir’i öldürünce Abdülkadir’in ailesi yalnız kalır. Abdülkadir’in en büyük oğlu Murat, Eğilmezli Şakir tarafından öldürülür. 

Dikçe Mehmet, ağabeyinin katili Şakir’i genç olmasına rağmen yaralar ve Keçi Selim’i bacağından vurarak sakat bırakır. 

Mahkeme Dikçe Mehmet’i  suçsuz bulur ve serbest bırakır. Zengin bir adam şehirde Dikçe’yi okutur. Dikçe Mehmet yedi yıl sonra öğretmen olur ve köyüne gelir. 

Herkes savaşın yeniden başlayacağını düşünür ama o köyünü kalkındırmak için kolları sıvar. Önce kahveyi baştan aşağıya değiştirip kütüphane yapar. Köylülerin ürünlerini de, kurduğu kooperatifle değerlendirir. 

Dikçe Mehmet’i yaptıklarını gören köylü yanında yer alarak  destekler.

 Eğilmezler ise köydeki hâkimiyetlerinin azalacağından korkarak Dikçe’ye düşmanlıklarını sürdürürler. Her defasında Mehmet’e tuzak kurarlar.  
Ama hiçbir şey yapamazlar. 

              Yeşildere köyü giderek gelişir.  Dikçe Mehmet teyzesinin kızı  Gül ile  evlenir. 

Dikçe, Kerim’in oğlunu okutmaya çalışır. Kerim bunu istemez. Diğer kardeşleriyle birlikte Dikçe’yi yok etmeyi planlıyor ama başarısız olur. 

Dikçe, oğluna ölen kardeşi Murat’ın adını verir. Dikçe’nin oğlu Kerim ve Keçi Selim yüzünden dereye düşer, Küçük Murat suda boğularak ölür. 

Bunun üzerine Kerim, Dikçe oğlunu suda boğduğunu jandarmaya şikâyet eder, Dikçe hapse girer. 

Dikçe, hapishanede tüm Eğilmezler’i öldürmeye karar verir. Kerim hapisteyken doğru yolu bulur ve kötülüklerinden vazgeçer. 

Dikçe hapisten çıkınca Kerim  özür diler. Dikçe onu affeder. Böylece köyünü karanlık günlerden kurtarmanın gururu ile karşı köye atanmayı ister ve eşiyle birlikte köyden ayrılır.