TORAMAN

 TORAMAN

Hüseyin Rahmi Gürpınar eserlerinde toplumsal sorunlara yer verirken, aile yaşantılarını da, ele alır. Toplumsal sorunların neler olduğu yine satırlar arasında sıkışan sözcüklerden belli olur.

   TORAMAN 

                         

                              Hüseyin Rahmi Gürpınar eserlerinde toplumsal sorunlara yer verirken, aile yaşantılarını da, ele alır. Toplumsal sorunların neler olduğu yine satırlar arasında sıkışan sözcüklerden belli olur. 

“Toraman” adlı romanda dedikodunun, laf taşımanın, iffetin, aile yaşantının ne demek olduklarını usta kalemle okuyucuyla paylaşır. 

 

                                İki komşunun dedikodusu evdeki yemeklerin yanmasına neden olsa da, birkaç lakırdıdan vazgeçemezler.  Kadınların konuştukları çok önemli olmasa da, bir başka evin penceresinden onları dinleyip, laf taşıyan kadın için çok önemliydi.

 

Kadınlar dedikodu yapa dursun, çok konuşan her şeye bağırıp kızan kadının yaşlı kocası genç, güzel dilbere aşık olur. 

 

Hasna evinde kocasından ayrılan iki çocuklu dul kızı, torunları ve oğluyla yaşamaktadır. Evin reisi Şuayb,  bir çok iş yaptıktan sonra komisyonculuk işinden iyi para kazanmaya başlar. Fakat ailesinden bunu saklar. Belli günlerde  eve gelip gider. 

Hasna kocasından şüphelenmez. Yaşlandığını düşünür. Komisyoncu, her gün yazıhanesine gelen hayat kadını Servinaz’ın kızı Binnaz’a aşık olur. Servinaz’ın amacı da budur. Komisyoncudan para sızdırmaktır. 

Zavallı komisyoncu, kadınların başına açtığı tuzaktan habersiz çalışmaktadır. Bir gün Servinaz, komisyoncuyla açık açık konuşur. Komisyoncu da, beklediği bu konuşmada kızına talip olduğunu söyler. Servinaz kurnaz kadın, birkaç olumsuzluk yaptıktan sonra komisyoncuyu evine davet eder. 

Komisyoncu, o günü hazırlık yaparak geçirir. Saçlarını, sakalını, kaşlarını boyatır. Bir sepet yemişle birlikte, lokum alarak Servinaz’ın evine gider. 

Binnaz, on dokuzunda, komisyoncu altmışındadır. Evde yerler içerler. Birkaç hafta sonra komisyoncu Binnaz’la nikahlanır. 

Komisyoncu bu nikahtan sonra çok mutlu olur. Ancak mutluluğu uzun sürmez. Çünkü Binnaz, komisyoncuyu yanına yaklaştırmaz. Yatağın arasına minderlerden duvar yapar. 

Aradan altı ay geçer ancak Binnaz’ın bu tutumunda bir değişiklik olmaz. Komisyoncudan her defasında nefret ettiğini annesine ve aile dostları olan Sadberk anlatır. 

Komisyoncuda, Servinaz’a ve aile dostundan yardım ister. Sadberk komisyoncudan para ve altın sızdırmak için evliliğini ve kocasının kendisine aldığı mücevherleri anlatır. Aynı mücevherleri komisyoncudan almasını ve Binnaz’a hediye etmesini ister.

Komisyoncu, her akşam eve gelişinde eşi Binnaz’a mücevherler  getirir. Bir nebze de olsa Binnaz, komisyoncuya yüz verir. 

Komisyoncunun oğlu Aziz, babasının eve karşı sorumsuz tutumunu eleştirmek için yazıhaneye uğrar.  İş hanının kapıcısı Aziz’e babasının çok gitmez iflas edeceğini söyler. Aziz babasını sorar. Ancak aldığı yanıt karşısında şaşırır.  Babasının ikinci karısının yazıhanede olduğunu ve babasının para bulmak için dışarıya çıktığını söyler. 

Aziz, bir hışımla babasının yazıhanesine gider. Babasının evlendiği kadın Binnaz’ı görür. Binnaz, daha önce Aziz’le sevgilidir. Ancak Binnaz’ın annesi iki genci ayırarak birbirlerini görmelerini yasaklamıştır. İki sevgili hasretle birbirlerine sarılır. 

Komisyoncu yazıhaneye döner. Binnaz ve Aziz, hiçbir şey belli etmezler. 

Komisyoncu oğlu Aziz’i Binnaz’la tanıştırır.  Komisyoncu Erenköy’de köşk kiralar. Hizmetçiler, uşaklar tutar. Genç karısı Binnaz’ın gönlü olsun diye bir dediğini iki etmez. 

Binnaz, Aziz birbirlerini bulmanın mutluluğunu yaşarken komisyoncuna da çalışmanın zorluklarına katlanır.

Bir gün baba oğul dertleşir. Aziz, evli bir kadına gönül verdiğini söyler. Baba, derhal evli kadından ayrılması gerektiğini söyler. Komisyoncu evli kadının kim olduğunu anlamaz. Baba, oğluna nasihatte bulunur. Bir daha evli kadını görmeyeceğine dair yemin ettirir. 

Aziz, istemeyerek de, olsa babasından kurtulmak için yemin eder. Birkaç hafta babasının gözüne görünmez, arayıp da sormaz. 

Komisyoncu oğluna görüşmek için haber gönderir. Aziz, babasını görmeye gider. Komisyoncu evli kadını görüp görmediğini sorar. Aziz, görmediğini söyler. 

Baba, akşam yemeği için oğlunu köşe davet eder. Aziz, babasının teklifini kabul etmez. Ancak komisyoncunun ısrarı ve genç eşi Binnaz’ın Aziz’e taktığı ismiyle hitap ederek; “bak oğlum annen seni çok özledi. ‘Bana Toraman’ı mı getir.’ dedi. İtiraz istemiyorum bize gidiyoruz.” Dedi. 

 

Aziz,  istemeyerek de olsa kabul eder. Binnaz, Aziz’i görür görmez bir anne edasıyla yanağını çekip, Toraman  deyip bir çocuk gibi sever. 

Aziz, babasına bir şey belli etmemeye çalışır. Yemekten sonra tenha bir yerde iki aşık bir araya gelir. Binnaz, Aziz’in boynuna atılır. Aziz’de kayıtsız kalamaz. Uzun süre öpüşürler.  Binnaz, gece yarısına randevu vererek ayrılırlar. 

Komisyoncu olan bitenden habersiz, bahçede birlikte dolaşmayı teklif eder. Bir koluna oğlunu diğer koluna genç karısını alır. Bir müddet dolaştıktan sonra iki gence yorulduğunu söyleyip, kendilerinin devam etmesini ister. 

Aziz, babasının durumuna çok üzülür. Yaptığının yanlış olduğunu bilse de, Binnaz’dan ayrılmayı göze alamaz. 

                             Aziz, bir gece arkadaşlarıyla birlikte yer, içer. Aklına Binnaz takılır.  Gece geç saatlerde sokaklarda dolaşır. Babasının Erenköy’de ki köşküne gider. Hırsız gibi kapıdan değil duvardan bahçeye atlar. O sırada bir el Aziz’i yakalar. 

Aziz, babasının gece vakti bahçede ne için dolaştığını merak eder. Sormaya cesaret edemez. Komisyoncu, oğlunu önce tanımaz. Sonra tanır. 

Baba, oğul gerekçelerini birbirlerine anlatır. Aziz, kimseyi rahatsız etmeden geldiğini söylerken komisyoncu, genç karısı Binnaz’dan şüphelendiğini eve aşığını aldığını söyler. 

Aziz inanmak istemez. Babasının hayal gördüğünü düşünür. 

Baba, oğul bahçede kuytu yerde beklemeye başlar.  Komisyoncu genç karısının aşığının evde olduğunu suçüstü onları yakalamak istediğini söyleyip yaptığı planı anlatır. 

Komisyoncunun hesaba katmadığı Binnaz’ın Hovarda adlı köpeğidir. Sahibine sadık olan bu köpek, kapıda bekçi olarak Binnaz tarafından bırakılır.  Hovarda en küçük bir tıkırtıyı havlayarak sahibi Binnaz’a duyurur. 

Binnaz, aşığının kollarından ayrılıp,  pencereden komisyoncunun geldiğini görür. odayı toparlayan Binnaz,  Ziya’yı yan odaya giyinmesi için gönderir. Hiçbir şey olmamış gibi yatağa yatan Binnaz gözlerini kapatır. 

Komisyoncu, oğlunu koridorda bekçi olarak bırakıp, kendisi odaya girer. 

Binnaz, kocasını görünce bağırır. Pencereden girmesine kızar. Bir sürü hakaret eder. Karı koca tartışa dursun. 

Ziya,kıyafetlerini giyip odadan çıkar çıkmaz Aziz’e yakalanır. İki adam boğuşmaya başlar. Ziya, Binnaz’la hoş vakit geçirdiğini inkar etmez. Aziz, daha da hiddetlenir, gürültüyü duyan Binnaz, iki adamın yanına giderek, Ziya’ya gitmesini söyler. Aziz’e yaklaşarak, sakin olmasını ister. 

Çok geçmeden öpüşmeye başlar. Komisyoncu odadan çıkar oğlu ve genç karısını görünce kendisine inme gelir. Artık gördüklerini hiç kimseye dili dönüp anlatamaz. Dili tutulur eli ayağı tutmaz olur.

                          Roman, bir çok konuya değindiği gibi Binnaz’ın annesi Servinaz gibi hayat kadını olduğu gerçeğini Aziz ve Şuayp hiç bir zaman bilmedi.

Binnaz, komisyoncuya kendisini iffetli, bir kız olarak tanıtsa da, gerçekte öyle bir kız değildi. Romanın sonunda komisyoncu genç Binnaz’a aşık olmanın ve nikahlanmanın bedelini ağır bir şekilde ödedi. 

 

                                                               DUYGU KARAHASANOĞLU