TESADÜF
Tesadüf çoğu zaman şer odaklı olur. Duyulması istenmeyen konular, bazen tesadüfen duyulur. İşte o zaman sıkıntı kendini gösterir.
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın “Tesadüf” adlı romanında tesadüfen bir çoğu konu açığa çıkar.
Nefise orta yaşı çoktan geçmiş; falcılık, büyücülük yaparak yolunu bulan bir kadındır.
Sokak satıcısından tesadüfen ismini yazılı kitabı alan Gülsüm soluğu Nefise’nin evinde alır. Kocasının kendisi hakkında kitap yazdığını ve yardım etmesini ister.
Nefise hoca ya, her şeyi bilir ya! Ne var ki Nefise okuma yazması olmayan biridir. Gülsüm’den para sızdırmak için türlü türlü hilelere baş vurur. Kadının neyi var neyi yok sattırır. Yetmez, annesinin sandıktaki parasını çalması için Gülsüm’e bir çok yalan uydurur.
Genç kadın, Nefise’ye çok güvenir. Yardım edeceğini düşünür. Ne yazık ki hiç bir olmaz.
Gülsüm’ün kocası Nefise’yi dolandırıcılıkla suçlar ve şikayette bulunur. Bir sonuç alamaz.
Nefise başka bir mahalleye taşınır. Çardaklı bakıcı ismiyle yine falcılık yapmaya başlar. Nefise, saçlarını kabartıp boyatır, gözlerinin kenarlarına koyu rastık çeker. Kenar mahallesindeki yaşantısından çok farklı bir yaşantı kurar. Zengin müşterilerinden iyi kazanır. Uşak, hizmetçi alır. Daha önce zengin bir konağa besleme olarak verdiği kızını da yanına alır. Nefise’ye bir gün genç ve zengin bir kadın gelir. Kocasının başka bir kadınla ilişkisi olduğunu anlatır.
Nefise kurnaz kadın, önce sükut eder. Sonra her zaman ki taktiğini uygular. İyi saatler için yüklüce para ister.
Genç Saibe , paranın önemi olmadığını kocasının eskisi gibi olmasını söyler. Nefise, genç kadına ne diyeceğini bilemez. Düşünür ancak geçerli bir şey bulup söyleyemez. Küçük not kağıtlarına bir şeyler yazıp yapılması hususunda gerekenleri anlatıp, on gün sonra gelmesini söyler.
Saibe, ücreti ödeyip, çıkar.
Çok geçmeden genç ve güzel bir kadın gelir. Nefise, genç kadını süzüp, ne derdi olduğunu sorar. Genç kadın, kapatma olduğunu istediği gibi hayat sürmediğini söyler.
Nefise önce ismini sonra nerede oturduğunu sorar. İsminin Şöhret olduğunu söyleyen kadın bildiği her şeyi anlatır. Sevgilisinin evli ve bir kızı olduğunu, haftanın belli günlerinde geldiğini söyler. Nefise’den karı kocanın arasını bozmasını ve kendine nikah yaptırmasını ister.
Nefise, biraz düşünür yine küçük kağıtlara bir şeyler yazıp Şöhret’e verir. Yapması gerekenleri de anlatır.
Nefise, önceki kadını takip ettirdiği gibi bu kadını da, adamlarına takip ettirir.
Tesadüfün de böylesi. Her iki kadından biri zevce, diğeri kapatma.
Mail, arkadaşlarının baskısıyla gittiği eğlence mekanında Şöhret’i görür ve aşık olur. Zevcesi Saibe’yi istemez. Haftanın belli günlerinde Saibe’ye uydurduğu yalanlarla Şöhret’e kiraladığı konağa gider. Şöhret, iyi bir kadın olmamasına rağmen Mail’in gözünde mükemmel bir kadındır. Şöhret hayatını fahişelik yaparak kazanmasına rağmen Mail bundan hiç rahatsız olmaz.
Nefise Saibe’den öğrendiklerini Şöhret’e, Şöhret’ten öğrendiklerini Saibe’ye anlatarak her şeyi bilen falcı imajı kazanır.
Her iki kadın Nefise’nin söyledikleriyle rahatsızlık duyar. Saibe, kocasının eve dönmesini kapatma olan Şöhret’i bırakması için yapılması gereken her ne varsa Nefise’den yapmasını ister. Nefise avlarını ürkütmemek için yoldukça yolar.
Saibe, kocasını sevdiğinden bu durum ona çok ağır gelir. Gün be gün zayıflar ve solar.
Kocası Mail’e her şeyi bildiğini anlatır. Mail başta itiraz etse de her şeyi itiraf eder. Fahişe bir kadını sevdiğini açıkça söyler.
Bu arada Şöhret, Mail’le nikahlanmak için Nefise’nin yardımını ister. Nefise, yağlı müşterilerini kaybetmemek için bir gün Saibe’nin diğer gün Şöhret’in nabzına göre şerbet verir.
Saibe, falcı Nefise’nin söylediği gibi Mail’le tartışır. Karı koca birbirine karşı sert ifadeler kullanır. Mail, kapıyı çarpıp, çıkar. Şöhret’e kiraladığı eve gider.
Şöhret’te falcı Nefise’nin söylediği gibi Mail’i yanına yaklaştırmaz. Mail, Şöhret’e yalvarır. Kendini naza çeken Şöhret odaya girip kapıyı kilitler. Mail üzülür ağlar ve içer. Bir gün sonra Şöhret, aynı katılığı gösterir.
Mail, ne yapacağını bilmez. Sevgilisini kaybetmemek için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduğunu söyler.
Şöhretle Mail nikahlanır. Nefise duyduklarını Saibe’ye anlatır. Saibe, ağır gelen haber üzerine hastalığı daha da artar.
Mail karısının yanında mutsuz olduğunu her daim dile getirir. Saibe, kocasına hasta olduğunu tedavi almak istemediğini söyler. Mail, iki kadın arasında bocalar. Bir yanda onu çok seven karısı Saibe, diğer yanda sırılsıklam aşık olduğu Şöhret.
Mail’in arkadaşı Hayati, Şöhret’in falcıya gittiğini söyler. Mail, şaşırır. Nedenini sorar. Hayati, Saibe’nin de aynı falcı kadına gittiğini söyleyince, Mail afallar.
Hayati, falcı kadının evine girip çıkanları izlemek için her zaman ki gittiği yere Mail’le birlikte gider.
Nefise’nin evine önce Saibe, ardından Mail’de eve girer. Mail, karısının böyle bir yere geldiğine hayret eder. Nefise’nin yanında Saibe’yi azarlar. Saibe bayılır. O esnada Şöhret içeri girer. Aynı asabiyeti Mail göstermez.
Nefise’nin eski mahallesinde dolandırdığı Gülsüm, komşularıyla içeri girer. Ardından zabıta, bekçi, komiser Nefise’yi dolandırıcılık, üfürükçülük, falcılık suçundan alırlar.
Hayat hiçbir zaman aynı döngüde gitmez. İniş ve çıkışlar olur. Saibe, hastalıktan ölür. Şöhret, Mail’den ayrılır Hayati’yle yaşamaya başlar.
On sekiz yılın sonunda Mail, evsiz bir şekilde sokaklarda kalır. Şöhret, sokak satıcısı olur.
FATMA KARAHASANOĞLU