CEHENNEMLİK
Kendini taşı yamanların yarattığı facialar telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurur. Genellikle masumların ödediği bedel, hakikati hiçbir zaman değiştirmez.
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın “Cehennem” adlı romanı bir annenin davranış ve genç kalma hevesi aile dramıyla son bulur.
Gençlerin evlenmelerine asla müsaade etmeyeceği hususundaki kararlı duruşunun altında yatan tek gerçek vardı. O da, iffetsiz oluşuydu. Kızına anne şefkatiyle değil, bir rakip, bir arkadaş dahası bir yabancı olarak görmesi, Hasan Ferruh yalısını nasıl bir uçuruma sürüklediğine adım adım tanık olduk.
Hasan Ferruh, hassas, hastalık hastası elli baş yaşında bir adam. Ani heyecanlara fırsat vermeyen yalıda her olan biteni zekasıyla öğrenmeye çalışan, üç ayrı doktora kendini, muayene ettiren bir adam.
Doktorlarla her daim fikir terakkisinde bulunur. Doktorları; Ermeni Fransız, Türk’tür.
Hasan Ferruh efendi, birinci eşinin ölümünde sonra ikinci kez, kendinden otuz üç yaş küçük Cazibe’yle evlenir. Hasan Ferruh Efendinin birinci eşinden Atıfet adında bir kızı vardır. Atıfet, kısa boylu, çirkin, garip, çok okuyan yirmi yaşında akıllı bir kızdır. Babasının küçük yaşta yalıya evlatlık olarak satın aldığı Şemsi’yle nişanlıdır.
Hasan Ferruh Efendinin kız kardeşi Ferhunde hanım, iki çocuğu ve eşiyle beraber yalıda yaşamaktadır.
Ferhunde hanım, güzel giyindiği kadar, genç kalma heveslisi bir hanımdır. Kendisinden yirmi yaş büyük olan Sabri beyle uzun zamandır aynı odayı paylaşmaz. Gençlerle adeta yarışır. On yedi yaşındaki kızı Mahmure’ye anne yerine abla demesini öğütler. Kızını her defasında azarlayarak; “aygır kadar oldun. Ben mi seni doğurdum, yoksa sen mi beni doğurdun” söylemesi kızına olan duygularını da, ortaya koyar.
Ferhunde’nin oğlu, yirmi iki yaşındaki Muzaffer, dayısının genç güzel yirmi iki yaşındaki karısı Cazibe’ye aşık olur. İki genç bahçede, sofada, koruda, beraber gezerler. Çoğu zaman gözlerden uzak yerlere kaçarlar.
Ferhunde oğlunun hareketlerini görmezden gelir. Yalının dışında herhangi bir kadınla ilişkiye girmektense gözünün önünde Cazibe’ye aşk yaşamasında bir sakınca görmez.
Ferhunde hanım yaşlı kocasıyla her tartışmasında genç bir aşık bulacağını ve boynuz taktıracağını kocası Sabri beye söyler.
Sabri bey karısının sözlerine karşılık vermese de, için için kıskanır.
Atıfet, fiziksel olarak da, diğer insanlara göre daha farklıdır. Çoğu zaman dışlanır, ağır sözlere hedef olur.
Babasının ikinci eşi Cazibe her fırsatta Atıfet’i küçümseyerek, sözlerine kızım olarak başlar ardından bücürük diye devam edip, kinini kusar.
Bu atışmalar her zaman Atıfet’in bayılarak uşaklar tarafından odasına taşınmasına neden olur. Atıfet’te babası gibi hassastır. Zekası sayesinde yalıda çözemeyeceği sorun bilmeyeceği konu yoktur. Bayılır, ayılır. Sonra yazar. Tekrar bayılır, tekrar ayılır.
Bir gün bahçede Muzaffer, Şemsi, Mahmure ve Atıfet maç yaparlar. Maç sonunda Şemsi çimenler üzerine yatıp uyur.
Ferhunde, Şemsi’ye odaklanır. Aklından geçirdiği planla bahçeye koşar. Diğerlerinin bir tarafa dağıldığını fırsat bilerek, Şemsinin yanına oturur. İyice bakar.
Şemsi gözlerini açar açmaz, Ferhunde’yi karşısında görür ve kalkar. Şortlu olduğu için Ferhunde’den özür,dileyip, giyinmek için oradan ayrılır. Çok geçmeden gelir. Ferhunde, konuşmak istediğini söyleyince kamelyaya gidip otururlar.
Şemsi, hanımefendinin konuşmasını bekler. Kadın, söze nereden başlayacağını bilemez. sonra bir şeyler anlatır.
Şemsi terbiyeli ahlaklı bir genç olduğundan hanımefendinin yüzüne hiç bakmaz.
Şemsi gitmek işçin ayağa kalkar. Ferhunde, ona sarılır. Gitmemesini ister. Şemsi var gücüyle kadını itekleyerek oradan kaçar.
Ferhunde sinirinden deliye döner. Aşkına karşılık verilmediğine kızar. Düştüğü yerden kalkacağı sırada kızı Mahmure gelir. Ferhunde, kamelyanın üst kısmında duran güllerden toplamak için sandalyeden düştüğünü söyler.
Kız, annesinin sözlerine inansa da perişan haline mana veremez. Mahmure, Şemsi’nin yalıdan gitmek için hazırlandığını annesine söyler. bu konuda yardım ister.
Ferhunde, kararsız kalır. Mahmure, annesini çekiştirir.
Şemsi bavulunu hazırlayıp, gitmek için yalıdakilerle konuşur.
Mahmure annesini zor da olsa ikna edip getirir. Ferhunde br şey söyleyemez. Oğlu yaşındaki Şemsi’nin yüzüne bakamaz.
Atıfet, Muzaffer, Cazibe, kalfa Binnaz hep oradadır. Şemsi gitmesi gerektiğini söylese de,
Hasan Ferruh’un yüzüne çıkamaz. Yıllar önce çocukken aldığını söyleyen Ferruh efendi Şemsi’nin gitmesine müsaade etmez. Bavulunu odaya çıkartmasını, yalının kölesi değil oğlu olduğunu tekrar hatırlatır.
Akşam yemeğinde Şemsi hiç konuşmaz. Ferhunde de, kocasının yanında başı yerde yemek yer. Cazibe her zaman yaptığı gibi Atıfet’e söz beğendirir, üvey kızına kötü davranır. Fiziğiyle alay eder, çirkinliğini yüzüne vurur.
Şemsi bir gün tesadüfen okul arkadaşıyla karşılaşır. İstemeyerek de, olsa arkadaşıyla birlikte diğer okul arkadaşlarının bulunduğu birahaneye gider.
Aşklarını, sevdalarını anlatan gençler, içtikçe içer. İçtikçe de konuşurlar. Bir tanesi yaşlı bir kadınla olan ilişkisini anlatır. Bir müddet sonra tartışma başlar sonra kavgaya dönüşür.
Şemsi, hesabını öder ve çıkar. Feribotta hep düşünür. Yalıya gitmez. Feribottan inince yine içmeye gider. İçer, içer,içer.
Yalıya dönen Şemsi zil zurna sarhoştur.
Ferhunde, akşam yemeğinde genç aşığını göremeyince sinir krizleri geçirir. Yemekten sonra yalının sınırları içerisinde olan yedi kardeşler tepesine çıkar. Aşkına karşılık bulamamanın verdiği ızdırapla kendi kendine konuşur.
Şemsi akşam yemeğine katılmadı ancak gizlice onları izler. Ferhunde’nin alel acele yalıdan çıkıp tepeye gittiğini görür. Arkasından takip eder. İçkinin verdiği öz güvenle Ferhunde’nin karşısına çıkar.
Ferhunde, hayal görüp görmediğini anlamaya çalışır. Birkaç kez ismini tekrarlar. Şemsi, gerçek olduğunu söyleyince, kırk beş yaşındaki Ferhunde’nin heyecanı artar. Ona doğru yaklaşır. Şemsi ve Ferhunde birbirlerine sarılır. O güne kadar hiç bir kadınla birlikte olmayan Şemsi, Ferhunde’nin aşkına karşılık verir. Mahmure’yi hayal edip, Ferhunde’ye daha çok sarılır.
Ferhunde mutluluktan başı döndüğü sırada ağaçların arkasında ses işitirler. Ancak kimseyi göremezler. Gecenin rehavetiyle yalıya dönmek için çimenlerin üzerinden kalkarlar.
Ferhunde, odasına gider. Kandili yakar, panjurları açar. Gecenin serinliğini içine çeker. O sırada bahçede ses duyar. Ne olduğunu anlamak için bağırır. Şemsi’nin sesini duyunca odasına davet eder.
Yalıda herkes derin uykuda olması gerekirken, Sabri bey bir türlü uyuyamaz. Kitap okumak için odasındaki kitapları gözden geçirir. Hepsini okuduğundan, karısının odasında gördüğü kitabı almak için odadan ayrılır.
Karısı Ferhunde’nin odasının önüne geldiğinde içeriden sesler duyar. Kilitli kapıyı birkaç kez tıklatır. Ferhunde hasta olduğunu ateşinin kırk bir dereceye çıktığını söyleyerek, gitmesini ister.
Sabri bey, oda kapısını açmak içn ısrar ettikçe, Ferhunde’de gitmesi için ısrar eder. Karı koca arasında geçen münakaşa uzun müddet devam eder.
Sabri bey, kilitli kapıyı karısına açtıramayınca, çaresizce odasına geri döner. Sabri bey alnında küçük bir sivilce çıktığını hisseder.
Sabah, Binnaz kalfa, Sabri beyin yüzüne bakıp, boynuzu çıktığını söyleyince Sabri bey emin olur. Ferhunde’nin kendisini aldattığından şüphesi kalmaz. Ama kiminle olduğunu bilemez.
Yalıda yeni çiftler akşam yemeğinden sonra bahçede gezer. Bu esnada Atıfet karşılarına çıkarak, Şemsi’yi beybabasının istediğini söyler.
Şemsi, Ferhunde’nin yanından ayrılıp Atıfet’i takip eder. iyice uzaklaştıktan sonra Atıfet, Şemsi’yi bir kenara çekerek. Yedi kardeşler tepesinde her şeyi gördüğünü anlatır. Ayrıca Muzaffer’le babasının ikinci karısı Cazibe’yi de uygunsuz vaziyette gördüğünü ilave eder.
Şemsi bir şey söylemez ancak parmağındaki nişan yüzüğünü havuza atar.
O sırada Ferhunde gelir. Şemsi’nin nişan yüzüğünü attığına sevindiğini söyler. Yeğeni Atıfet’in çirkinliğini bir kez daha yüzüne çarpar. Atıfet, daha fazla dayanamayarak bayılır. Yine uşakların kolları arasında odasına taşınır.
Herkes layık olduğu cezayı bir gün mutlaka görür ve çeker.
Atıfet’in yazdığı mektup, Şemsi’yi allak bullak eder. Şemsi mektubu, okurken inanılmaz acılar duyar. Atıfet, Şemsi’ye gönderdiği mektupta Şemsi’nin Mahmure’yi sevdiğini Ferhunde’ye kızına benzediği için yaklaştığını ve beraber olduğunu yazdı.
Şemsi gerçekte Mahmure’yi sevmektedir. İmkansız gördüğü aşkını kalbine gömdüğü için dışa vuramamıştır. Atıfet’le nişanlı olması imkansızlığı daha çok artırmıştı. Ancak Atıfet’in böyle bir mektup yazması Şemsi’yi ziyadesiyle şaşırtıp sevindirir.
Mahmure’nin gözleri annesine benzediğinden Şemsi, Ferhunde’yle olan birlikteliğinde hep Mahmure’yi düşünmüştü.
Atıfet, kendisinin aradan çekilmesiyle iki gencin evlenmeleri için gereken ne varsa yapacağını mektupta yazması Şemsi’yi ziyadesiyle sevindirir.
Atıfet ,iki güne kadar cevap yazmaması halinde babasına her şeyi anlatacağını da, bildirdi. Hasan Ferruh efendi, Şemsi’nin nişan yüzüğünü attığını bilmiyor. Atıfet, Şemsi’den cevap gelmeyince olan biteni babasına anlatır.
Hasan Ferruh, Şemsi’yi odasına çağırarak, Atıfet’in her şeyi anlattığını söyler. Şemsi’nin Mahmure’yi sevip sevmediğini bir kez daha delikanlının ağzından duymak ister.
Şemsi sevdiğini ancak annesi Ferhunde’nin nasıl karşılayacağını sorar. Hasan Ferruh, kardeşini ikn edeceğini söyler.
Mahmure ile Şemsi yalının bahçesinde bulunan çeşmenin önünde buluşup, çit köşküne giderler. Yol boyunca, aşklarını itiraf ederler.
Şemsi, genç kızın ayaklarına kapanıp, ömür boyu seveceğini söyler. Mahmure, Şemsi’ye olan duygularını dile getirip, sevdalarını açıkça ilan ederler.
Ferhunde, iki sevgiliyi takip edip, karşılarına çıkar. Evlenmelerinin imkansız olduğunu söyleyip, Mahmure’ye vurmak ister. Şemsi araya girerek, izin vermez. Ferhunde bağırıp çağırır. Kızına hakaret eder. O sırada Atıfet gelir, Ferhunde’ye nasihat eder.
Ferhunde daha çok kızar. Ancak kızgınlığı o anda işe yaramaz.
Ferhunde, kızı Mahmure’yi odaya kilitleyip anahtarını cebinde taşımaya başlar. Hiç kimse Ferhunde’yi bu konuda ikna edemez. Mahmure’nin yemeğini bile kendi götürür. Mahmure annesinin vicdansızlığına dayanamaz. Pencereye çıkarak, sürekli bağırır.
Şemsi Ferhunde’yle konuşmak ister. Ancak Ferhunde kabul etmez. Kızının tabutla çıkacağını Şemsi’yle alsa evlendirmeyeceğini söyler. Şemsi; “sen Cehennemlik birisin” der.
Şemsi Mahmure’yle evlenmek için Ferhunde’ye ne kadar dil dökse de, başarılı olamaz. Ferhunde’yi öldürmeye karar verdiği anda Ferhunde, hamile olduğunu söyler.
Şemsi deliye döner.
Yalıda grip salgını baş gösterir. Ferhunde, yatağa düşünce Mahmure’de, serbest kalır. Doktorlar gelir. Hasan Ferruh, Sabri bey ve diğerlerini muayene ederler.
İki yaşlı adama müjdeyi verirler. Yakında baba olacaklarını söyleyince, iki adam birbirlerine bakar. Her ikisi de, eşleri tarafından aldatıldığını anlar.
Sabri bey, çok içerlenir. Bir hal çaresini bulmaları gerektiğini söyler.
Hasan Ferruh, dalga geçerek; “senin oğlun benim zevcemle, benim oğlum senin zevcenle yattı. Dünyaya gelmek isteyen gelir. Onlara da izin vermeli.” Der.
Sabri bey, çocukların kimin üzerine kayıt olacağını söyleyince de, Hasan Ferruh; “biri senin, diğer de, benim üzerime, kayıt olacak.”
Şemsi her gün düşünür. Girdiği çıkmazdan nasıl kurtulacağını bilemez. Mahmure’ye görünecek yüzü kalmaz, sürekli kaçar. Girdiği bunalımdan nasıl çıkacağını düşünür. Gece gündüz hep düşünür. Bir çıkış yolu arar. Mahmure’nin gerçeği öğrenmemesi için çalışır. Yaptığı hatanın bedelini çok ağır öder. Mahmure’yi çok sevmişti.
Mahmure’ye kısa bir mektup yazıp, kalfayla gönderir. Kalfa, mektubu Şemsi’nin dediği saatten önce yerine ulaştırır. Mahmure ve kalfa yalıdan çıkar.
Şemsi’nin gittiği çit köşküne doğu giderler. Ancak köşke varmadan silah sesi duyarlar. Vardıklarında Şemsi’yi kanlar içinde, yanında Atıfet’i ağlar görürler.
Atıfet, kavuşamadığını söyler.
Mahmure, Şemsi’nin intihar ettiği silahı alarak, intihar eder. Kanlar içerisinde Şemsi’nin üzerine düşer.
Yalıda iki silah sesi duyulunca, herkes çit köşküne gelir. Ferhunde, kızına o kadar hiddetlenir ki, ikisini ayırmak ister. Ancak Atıfet’in; “dur. Sen, Cehennemlik birisin.” sesiyle olduğu yerde kalır.
Dünya döndükçe canlar ölür, canlar doğar. Hasan Ferruh yalısında da, aynısı yaşanır. Yıllar içerisinde, ölenler olur. Hasan Ferruh, Sabri bey, Ferhunde, Atıfet.
Onların yerine iki yeni can yalıya gelir. Biri Ferhunde’nin oğlu diğeri Cazibe’nin kızı.
DUYGU KARAHASANOĞLU