AHMET KUTSİ TECER (1901-1967)

   AHMET KUTSİ TECER (1901-1967)

Ahmet Kutsi Tecer, 1901 yılında babasının görevi nedeniyle Kudüs’te dünyaya geldi. Babası memur olduğundan görev yeri Kırklareli’ne çıktı. Tecer, ilk ve orta öğrenimini Kırklareli'nde; liseyi ise İstanbul Kadıköy'de okudu.

       AHMET KUTSİ TECER (1901-1967)

         Ahmet Kutsi Tecer, 1901 yılında babasının görevi nedeniyle Kudüs’te dünyaya geldi. Babası memur olduğundan görev yeri Kırklareli’ne çıktı. Tecer, ilk ve orta öğrenimini Kırklareli'nde; liseyi ise İstanbul Kadıköy'de okudu.

 Liseden sonra 1918 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde yüksek öğrenimi tamamladı. 1922 yılında İzmir Halkalı Ziraat Okulu'nda eğitim gördükten sonra İstanbul'a dönerek Dergah Dergisi çevresindeki aydın gruba katıldı.
Tecerîn ilk şiirlerinden olan "Bir Kadın Değildi, Gölgesinde Oturduğum Ağaç, Ben" şiirleri Dergah Dergisi'nde yayınlandı.Fakültedeyken bir bursla Fransa'ya gider.  1928 yılında geri döndüğünde öğrenimine devam ederek 1929'da eğitimini tamamlar.Tecer Fransızca,Arapça,İngilizce ve Farsça biliyordu. 1937 yılında İstanbul'dan Ankara'ya staj için gelen Meliha Hanım ile evlenir. Şair o sırada bakanlıkta görevlidir. Mehmet ve Leyla adında iki çocuğu olur.

 Tecer, Paris Milli Kütüphanesi'nde Cezayir Halk Şairleri yazmalarını bularak halk edebiyatımızın bilinmeyen yönünü ortaya çıkarır.Tecer'in "Paris Acıları" şiiri, şairin Paris'teki hayatını ve acılarını yansıtır. Şair, bu yıllarda Paris kültür ve sanat yaşamına katılır.

         Ahmet Kutsi Tecer, öğrenciyken gittiği Paris’e yıllar sonra Kültür Ataşesi olarak atanır. Ayrıca Ahmet Kutsi, Paris'te İdil Biret'in müzik eğitimi için gerekli resmi çalışmaları düzenler.

        Tecer, 1928 yılında Paris'ten geri döner ve Halk Bilgisi Derneği Anadolu şubesinde çalışır. Halk Bilgisi Mecmuası'nda yazıları yayınlanır.1929'da öğrenimini tamamlayarak felsefe bölümünden diplomasını alır.Önce Samsun'a tayini çıkar fakat gitmez. Sonra Ankara Erkek Lisesi'ne tayini çıkar ve orada Türkçe öğretmenliği, yardımcı müdür görevleriyle işe başlar.

         Ankara'da Gazi Eğitim Enstitüsü ve Öğretmen Okulu'nda Türkçe öğretmenliği ve edebiyat öğretmenliğinden sonra Tecer, Sivas Erkek Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak tayin edilir. Tecer ve arkadaşlar Sivas'ta  kültürel faaliyetlerde bulunurlar. Halk Şairlerini Koruma Derneği'ni kurduktan sonra Halk Şairleri Bayramı'nı gerçekleştirirler.
Halk Şairleri Bayramı için oyun ekipleri hazırlanır,davul-zurna takımları getirtilir,bölgenin her tarafından gelen saz şairleri dernek tarafından ağırlanır.Meydanda gösteriler,kapalı yerlerde şiir toplantıları yapılır.Bayram bir hafta sürer ve bayramın ikincisi bir takım politik güçlüklerden dolayı gerçekleştirilemez.Tecer,bu bayram vesilesi ile Aşık Veysel'i keşfeder ve onunla olan dostluğu başlar.
         Ahmet Kutsi Tecer,1932 yılında Sivas Maarif Müdürlüğü'ne atanır ve aynı okulda Fransızca dersler verir. Ayrıca Tecer,Kız Öğretmen Okulu ve Kız Meslek Lisesi'nde de edebiyat öğretmenliği yapar. Tecer, Sivas'ta dört yıla yakın bir süre kalmıştır.

]

        Tecer, 1942'den sonra Adana ve Urfa'dan milletvekili olur. Bu dönemlerde Ahmet Kutsi, Ankara ve İstanbul'daki bazı fakültelerde dekanlık ücretleri arasında denklik olmadığını ve bu eşitsizliğinin giderilme isteğini belirtir. Tecer,milletvekilliği sırasında Halk Evleri Şenliği'ni düzenler ve kültür ağırlıklı siyasi çalışmalarda bulunur. 1945 yılındaki bir yazısında Taha Toros'tan yazmış olduğu Dadaloğlu kitabından çok fazla ister, Ziraat takvimini köylüler için gerekli bulur ve 3000 tane ister. Urfa milletvekili iken "Çocuklar" isimli kitaptan 2250 adet ister. Ali Rıza Yalgın'ın folklor ve etnoğrafya çalışmalarını yapabilmesi için bir defalığına mahsus olarak para yardımı yapar.

         Ankara’da 1948 yılında  geçici bir UNESCO komitesi kurulur. Kurulan 12 kişilik komitede Tecer de bulunur. Tecer, konferanslara katılır, komitenin devamlılığı için yönetmeliğin hazırlanmasında yardımcı olur.UNESCO Yönetim Kurulu'na üye olan Tecer, ilerleyen dönemlerde idare heyetine seçilir. Konferanslara üye olarak gider, tv programlarında konuşma yapar,UNESCO hakkında yazılar yayınlar ve gözlemlerini açıklar.

Tecer,1957'deİstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde estetik dersleri verir ve bu arada İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'nde öğretim üyesi olarak basın mesleğine yararlı olur. Bir yıl sonra altı hafta kalacağı Antalya'ya gider.
1961'de Viyana'da bir tiyatro kongresine katılır ve Paris'te yayınlanan Turkey Ancient Minsatures adlı UNESCO yayını olan kitabın hazırlanışında yardımcı olur.

         Ahmet Kutsi Tecer, ,23 Temmuz 1967 tarihinin pazar gecesi Vakıf Gureba Hastanesi'nde vefat eder. Bir çok gazetede ölüm haberi çıkar ve ilk ölüm ilanını ailesi yayınlar.Cenaze namazı Şişli Camii'nde kılınır ve cenazesi Zincirli Kuyu Mezarlığı'na defnedilir.Ulus Dergisi'nde Tecer ile ilgili yazılar yayınlanır ve yazıda şairin biyografisi işlenir. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi,UNESCO,Türkiye Tiyatro Yazarlar Birliği gibi kurumlar Tecer için gazetelere ölüm ilanı verir.Türk Folklor Araştırma Dergisi,Varlık Dergisi Tecer için özel sayılar çıkarır.

Tecer'in ilk eserleri dağınık olarak dergilerde çıkmıştır. İlk şiirleri 1921 yılında Dergah'da;1921-25 yıllarında ise Milli Mecmua'da yayınlanmıştır.

       İlk eseri 1932 yılında bastırdığı Şiirler kitabıdır.Bu eser sınırlı sayıda basıldığı için (250 adet) kütüphanelerde mevcut değildir. Bu şiirleri ile yeni bir şair kişiliği görülmektedir.Daha sonraki şiirleri Varlık,Oluş,Yücel,Ülkü,Türk Düşüncesi,Şadırvan,Türk Dili gibi dergilerde çıkar.
2002 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Tecer'in Bütün Şiirleri yayınlanır. Ahmet Kutsi, şiirlerini hece ölçüsünde ve yalın bir dille yazmış. Aşk, doğa, ölüm, özlem gibi konuları işlemiştir.

1940 yılında yayınlanan Köylü Temsilleri adlı kitabı seyirlik oyunlarımız üzerine yazılmıştır.Bir kaç defa yayınlanan eser,büyük yankılar uyandırmıştır.

Tiyatro Eserleri ; Tecer, tiyatro oyunları yazarak Türk Edebiyatı'ndaki büyük bir boşluğu doldurmuştur.

 

 

 

 

 

 

ŞİİR DEMETİ

 

ILGAZ DAĞLARINDAN

Siz, ağaçlar, elbet beni bildiniz,
Ben sizden ayrılmış yürür bir dalım.
Ey çamlar, köknarlar, ey yeşil deniz.
Ben kendi kendini sürür bir dalım.

Kırığım, içimden çıkmaz bu acı,
Gün oldu başıma hasretin tacı,
Düşündüğüm zaman asıl ağacı,
İçimi yalnızlık bürür bir dalım.

Ne sert kış ne gümrah ve gölgeli yaz,
Ne ılık meltemler, ne keskin ayaz.
Mevsimler derdime bir şifa olmaz,
Ben kökünden kopmuş çürük bir dalım.

                                                      AHMET KUTSİ TECER