TRABZON´DA BULUŞTULAR

TRABZON´DA BULUŞTULAR

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği´nin (ÇYDD) bu yıl 6.´sını düzenlediği Kitap ve Kültür Fuarı, sevilen oyuncu ve ünlü senaristi Trabzon´da buluşturdu.

TRABZON´DA BULUŞTULAR

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği´nin (ÇYDD) bu yıl 6.´sını düzenlediği Kitap ve Kültür Fuarı, sevilen oyuncu ve ünlü senaristi Trabzon´da buluşturdu.


Bu yıl Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) tarafından 6.´sı düzenlenen 6. Kitap ve Kültür Fuarı, sevilen iki ismi Trabzon´da buluşturdu.

KESAL VE PİRSELİMOĞLU SEVENLERİYLE BULUŞTU!
Trabzon 6. Kitap ve Kültür Fuarı vesilesiyle bir araya gelen Çukur dizisinin sevilen isimlerinden Ercan Kesal ve ödüllü Yönetmen-Yazar Tayfun Pirselimoğlu sevenlerine yönelik muhteşem bir söyleşiye imza attı. Merak edilen soruları yanıtlayan ikili sevenleriyle keyifli ve hoş zaman geçirdi.

?EDEBİYAT TEDAVİ EDİYOR?
?Sinema edebiyat ilişkisi hep baş başa gidiyor ama gönlünde yüreğinde hangisi yatıyor?? sorusuyla birlikte ilk yanıtı veren Tayfun Pirselimoğlu; ?İki tane şapkam olunca bu soruyla çok karşılaşıyorum. Sinema çok meşakkatli bir iş, çok cebelleşiyorsunuz. Çok da ağır yaralar alabiliyorsunuz. Bir süre sonra fark ettim ki edebiyat biraz bu yaraları tedavi edebiliyor. Edebiyatı kendi başıma kaldığım, kendimle kavga ettiğim alan olarak görüyorum. Çünkü sinema kişisel bir sanat değil. Sizin dışınız da yüzlerce hatta binlerce kişinin de bu filmin içerisinde yer almasını gerektiren uzun bir işlem. Dolayısıyla sizle başlayıp sizle bitmiyor. Sinema gerçekten bir savaş alanı. Biraz oradan kayıp kendimle kalma hali edebiyat.? şeklinde konuştu.

?BAZI TAKINTILARIM VAR?
Ayrıca takıntılı olduğunu söyleyen Pirselimoğlu hikâye ve romanlarında bulunan, hâttâ filmlerine de yansıyan takıntıları hakkında açıklamalarda bulundu. Pirselimoğlu açıklamasında; ?Bazı takıntılarım var, ama niye var onu bilmiyorum. Takıntılı olduğum bazı konular bazı mevzular bazı işler var. Mesela otel takıntım var, aşağı yukarı İstanbul´un bütün salaş otellerini biliyorum. Benim her filmimde otel vardır. Dolayısıyla çok dolanıp İstanbul´un bütün otellerini gezdiğimi söyleyebilirim. Mermer takıntım da var. Bunun üzerine kitap yazdım. Fakat şuna inanıyorum ki bir insan ne kadar takıntılı olursa, yaptığı işte o kadar başarılı olur. Bu edebiyatta da öyle sinemada da! Hatta iyi yönetmenlerin daha çok takıntıları olması gerektiğine inanıyorum. Bu anlamda zannediyorum ki takıntılarım yaptığım işte deli gibi yardım ediyor.? ifadelerini kullandı.

HEKİMLİĞİN ARDINDAN ZYAZARLIK
Uzun yıllar hekimlik yapan Ercan Kesal ise kendisini yazmaya iten şeyin ne olduğunu ve okumaya ve yazmaya nasıl başladığını anlattı. Kesal; ?Yazmak okumakla başlayan bir eylemdir. Okumaya başlamışsanız aslında bir süre sonra da yazıyorsunuz. Ama yeterince okumak, okumaya doymak.? diyerek kendini yazmaya iten esas nedeni açıkladı.
Kesal açıklamasına şöyle devam etti; ?Okumanın yazmayı dayattığı bir yer var sanki. Ondan sonra yazmazsanız olmuyor, yazmaya başlıyorsunuz. Ve okuyacağınız, okumaktan zevk aldığınız şeylere benzeyen metinler yazmaya çalışıyorsunuz. Bir süre sonra içinizdeki birikmiş tortuların temizlendiğini fark ediyorsunuz ve yazmaktan vazgeçmiyorsunuz artık. Bundan sonra daha iyi yazmak, onun zanaatını daha da geliştirmek istiyorsunuz. Enteresan bir yolculuk bu ama bunu başlatan şey okumak! Ben okumazsam yazamazdım.

?ORTAOKULDA DA YAZIYORDUM?