LEYLA ÖLDÜ

LEYLA ÖLDÜ

Geldiği yolu takip etti.

LEYLA ÖLDÜ 

(NEŞAT SAMAT) 

               Geldiği yolu takip etti. Her gün aynı yolu geçmekten yorgun düşünceleriyle baş başa kalınca Leyla´yı arkada bıraktı. Bırakabilmiş miydi? Varmış olacaktı varmak istediği yere. Bir daha dönebilir umudunu yokladığında yüreğinde, ümitsizliğin kendini bu kadar çabuk saracağını kendisi de tahmin etmiyordu. Her şey bir anda olup bitmişti. Daha önceleri her şey birdenbire olsun isterim gibi cümleler kurduğunu hatırladı. Şimdi her şey birdenbire olmuştu. Söylenmesi bu kadar kolay olan bir cümlenin yüreğinde bırakmış olduğu bu boşluk da birdenbire oluşmuştu. 

 

               Gözü, gecenin karanlığında arabayı çekecek bir yer aradı. Ömrü boyunca sırlardan hoşlanmadığını hatırladı. O kadar da uzun bir ömür müydü yaşadığı? Ömür? Düşünmesi gerekiyordu. Düşünmesi için de durması. Durmak. Bu da akıp giden hayatın içerisinde hiçbir zaman başaramadığı, başaramayacağı bir hayal gibi duruyordu. İnanmak istiyordu. İnsanın bazen istediği yerde, istediği zamanda durabilmeye inanması gerekiyordu.  

 

               Leyla? Durun! Bu hikâyeye var daha. Hayallerin raydan çıktığı zaman, o kadar da kötü mü? Yerine ve zamanına göre değişir bu. Üşüyor muydu? Soğuğa dayanıklıydı. Bunu, daha öncesinden ispat etmişti. Soğukkanlılığını hatırlatan şeyleri düşündü. Bu soğukkanlılık ile içinin üşümemesi arasında bir ilişki var mıydı? Ne çok soru vardı, sorulması gereken. Sorular, onu hep çıkmaz sokaklara çıkarmıştı. Çıkmaz sokaklarda çıkar bir yol aradınız mı siz? O, aradı işte. O vakit yanında kimsecikler yoktu. Vardı da varlık ile yokluk arasında yoktular. Varlık ile yokluk. Bu çok ince bir çizgi. Bu sınırı bilmeli. Kendisini, yoklukta var kılabilmeli. Hiç olmazsa bunu başarabilmeli. Bunu, kimin için başardığının bir önemi yok. Kendisi için diyebilirsiniz. Ama kendisi için de bir önemi yok. Sadece başarmak için başarmalı. Bu kadar basit bir sebep, sizin için yeterli değil mi? Siz de her şeyin bir sebebinin olması gerektiğini düşünenlerden misiniz yoksa? Bu hikâye, böyle düşünenler için çıkmaz bir sokak. Şimdiden geri dönebilirsiniz. Bu arada bu sokağa girmişseniz biz izin vermedikçe bir daha da geri dönemezsiniz. Sahi, siz ne zaman geldiniz? Hikâyeler birbirine karıştı. Ben, kim miyim? Tanımadınız mı? Kim olduğumu söylersem hikâyeyi çözmüş olursunuz. Hikâyeyi çözmek için de biraz daha yol almanız gerekiyor. Nerede mi? Bu çıkmaz sokakta. 

 

               Şevki, karısının başında oturmuş; onun uyanmasını bekliyordu. İçinden: ?Beş yıl oldu.? diye geçirdi. Son bir umut muydu bu? Eğer ameliyat sorunsuz geçerse bu sefer olacaktı. Onca tabip, onca hoca dolaşılmıştı. Leyla mı? Kocasını seviyordu. Onun için her şeyi göze alabilirdi. Aldı da. Ama bir türlü olmamıştı işte. Ameliyatı yapan doktor gelmiş, endişeli gözlerle Şevki´ye bakmış: ?Karınızın durumu kritik. Bir süre daha beklememiz gerekiyor.? demiş ve gitmişti. Şevki, doktorun endişeli gözlerini görmüş ve korkmuştu. Ya karısı uyanamazsa? Korkuyordu. Karısının uyanamamasından korkuyordu. Doktor, birkaç kere daha gelmiş, çeşitli testler yapmıştı. Şevki, iyiden iyiye endişelenmeye başlamıştı. Tik tak, tik tak? Saatler geçti ama Leyla hala uyanamamıştı. Ve bir daha asla uyanamayacaktı. 

 

            Şevki, bir süre arabanın motor sesini dinledi. Yaşadıkları bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçmişti. Motor sesini susturdu. Ya kalbinin sesini? Leyla´sı ölmüştü.