BANA BİR MASAL ANLAT

BANA BİR MASAL ANLAT

Ne zaman bir varmış bir yokmuşta var olan ile yok olanı düşünsem aklıma babaannem gelir.

BANA BİR MASAL ANLAT

(NEŞAT SAMAT)

               Ne zaman bir varmış bir yokmuşta var olan ile yok olanı düşünsem aklıma babaannem gelir. O benim masal anlatıcımdı. Sürekli de aynı masalı anlatırdı. Ben de bıkıp usanmadan masalı ilk defa dinler gibi dinler, şaşırmam gerektiği yerde şaşırırdım. Ondan sonra başka masallar da dinledim ama babaannemin anlattığı masal o kadar ilginç olmamasına rağmen onun masalının tadını hiçbir masalda bulamadım. Şimdilerde ise masal dinleyemeyecek kadar büyüdüğümü hissediyorum. Oysa ben böyle olsun istememiştim.

 

               Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen babaannemin anlattığı masalı kimselere anlatamadım. Neden anlatamadığımı size anlatmak istemem. Ancak yine de masalı size anlatacağım. Masalı, uzun yıllar sonra neden anlatmaya karar verdin diye sorabilirsiniz. Bunun geçerli ve gerçekçi bir sebebi yok. Siz de her şeyin bir sebebinin olması gerektiğine inananlardansanız hayat sizi hayal kırıklığına uğratacaktır. Çünkü bazı şeyler sebepsizdir. Lafı fazla uzatmak niyetinde değilim. Bir an önce size masalı anlatmak isterim. Üstelik sebepsiz.

 

               ?Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde iki kardeş varmış. Bu kardeşler üvey anne babaları ile yaşarlarmış. Bir gün babaları eve et getirmiş. Karısından eti pişirmesini, öğle vakti gelip eti yiyeceğini söylemiş. Kadın eti pişirirken etin kokusuna dayanamayıp eti yemiş. Sonra kocası eve geldiğinde ne yiyeceğini düşünürken aklına bir memesini kesip pişirmek gelmiş. Kocası, öğle vakti geldiğinde karısı pişirdiği memesini kocasının önüne koymuş. Kocası, eti o kadar beğenmiş ki karısına etin çok lezzetli olduğunu, artık eti sürekli aynı kasaptan alacağını söylemiş. Karısı da dayanamayıp kocasına getirdiği eti kendisinin yediğini, ona yedirdiğinin kendi memesi olduğunu söylemiş. Kocası da insan etinin bu kadar lezzetli olduğuna şaşırmış. Karısının o anda aklına üvey evlatlarını pişirip yemek gelmiş. Bunu da kocasına söylemiş. Kocası ile birlikte bir plan kurmuşlar. Çocuklara yağlı ekmek vererek onları su almaya göndermişler. Çocuklar suya giderken karşılarına bir karga çıkmış. Karga, üç kere bağırmış. Çocuklar, kargaya neden bağırdığını sorduklarında karga, onlara ellerindeki yağlı ekmekleri karşılığında üvey anne babalarının onları pişirip yiyeceklerini söylemiş. Çocuklar, eve döndüğünde yataklarına odun koyarak tavan arasına çıkmış. Üvey anneleri, kaynar suyu çocukların yataklarının üzerine dökmüş. O sıra çocuklar tavan arasında gülüşmüş. Üvey anneleri, yukarıya doğru bakınca çocuklar, üvey annelerinin gözlerine kül dökmüşler. Üvey anne, o anda kör olmuş. İki kardeş oradan kaçmışlar. Bir süre yol aldıktan sonra kız kardeş susamış. Abisi, kız kardeşine her suyu içmemesini, içerse çeşitli hayvanlara dönüşeceğini söylemiş. Kız kardeş, en son dayanamayıp karşısına çıkan ilk suyu içmiş ve ceylan olup dağlara doğru kaçmış. Abisi, kız kardeşinin izini kaybedince bir ağacın tepesine çıkıp oturmuş. O sıra ağacın altına yaşlı bir nine gelmiş. Ninenin elinde elek, un elekliyormuş. Unu da dışarı elekliyormuş. Çocuk, yaşlı nineye unu dışarı eleklediğini, içeri eleklemesi gerektiğini söylemiş. Yaşlı nine, gözlerinin kör olduğunu, çocuğun ağaçtan inip yanına gelmesini söylemiş. Çocuk, ağaçtan aşağıya doğru inmeye başladığında bu yaşlı ninenin üvey annesi olduğunu anlamış. Aşağı iner inmez de üvey annesini uçurumdan aşağıya yuvarlamış.?

 

               Size yalan konuştum. Yukarıda size bu masalı sebepsiz anlattığımı söylemiştim. Biraz düşünseniz sebebini bulacağınızı ümit etmek istiyorum. Düşündünüz mü? İnsanın hayatında bir masalı olmalı ve insan unutmamalı; insan, insanın masalıdır! Benim masalım burada bitti. ?Siz bana bir başka masal anlatın ama hiç bitmesin olmaz mı?´