AŞK

AŞK

?Aşk imiş her ne var âlemde / İlm bir kıyl u kâl imiş ancak? der Fuzûlî.

AŞK

?Aşk imiş her ne var âlemde / İlm bir kıyl u kâl imiş ancak?  der Fuzûlî. Düzyazıya aktaracak olursak: ?Dünyada her şey aşktan ibaretmiş. İlim sadece bir dedikodu etmekmiş.? İlim, dedikodu etmek midir, bilmem. Ancak dünyada her şeyin aşktan ibaret olduğuna inanmak istiyorum.

 

Şeyh Galip, Hüsnü Aşk mesnevisinin yazılışı hakkında şunları söyler: ?Esrârını Mesnevi´den aldım / Çaldımsa da mîrî malı çaldım / Fehmetmeğe sen de himmet eyle / Ol gevheri bul da sirkat eyle? Bu iki beyti, Hüsn ü Aşk´ı yayıma hazırlayan Orhan Okay ve Hüseyin Ayan şu şekilde düzyazıya aktarmışlardır: ?Sırlarını Mesnevi´den aldım. Hırsızlık ettimse de beylik malı çaldım. Sen de artık anlamaya çalış, o cevheri bul da çal.? Bizim de aşk üzerine söyleyeceklerimiz beylik malını çalmaktan öteye gitmeyecektir. Ki, aşk üzerine söylenmemiş bir söz kalmış mıdır bu dünyada?

 

* Ezberlenip unutulmuş bir şiir gibiydin.

 

* Yıllardır bir muska gibi taşıyorum seni.

 

* Kalbim, bir ölünün odası gibidir benim.

 

* Aşkımız, kerâhat vaktine düştü.

 

* Ayet ayet yükseliyorsun kalbimde.

 

* Vakit tamam olunca göçmen kuşlar geçer benim kalbimden.

 

* Senden sonra her gönlün yabancısıyım ben.

 

* Aşkın değirmeninde hasretini öğütüyorum.

 

* Bir kitabın altı çizili cümlesi gibisin.

 

* Fark ettim ki yaşanılan her şey unutulmak için yaşanıyor ve kim daha çok unutursa en çok o yaşamış sayılıyor.

 

* Hüzünlerimizi mutluluğa emanet ettik.

 

* Kendinle konuşma, kendine sus! Sustukça çölleşir kalbin. Çölleştikçe seraplaşır.

 

* Nereden elimizi çeksek gönlümüz hep orada kaldı.

 

* Özgürleştikçe mi unuttuk birbirimizi? Yoksa unuttukça mı özgürleştik?

 

* Susmaktır yokluğunda en büyük cesaretim.

 

* O kadar çok şey yaşadık ki hayal kurmamıza gerek kalmadı.

 

* Bir bahane bul da

geri gel eylül.

Yaşanılanlar,

sonbaharın güzellemesi mi?

Heybem o kadar geniş değil, 

bilmez misin, bilirsin elbet?

Ne olur,

Bir bahane bul da

Geri gel eylül.

 

* Seni yaşadığımda, geçmiş zaman zarfında benim için ne anlam ifade ettiğini bilmiyordum. Yaşanılanlar yaşanıp yerini aldığında zamanın tozlu raflarında yine benim için ne anlam ifade ettiğini bilmiyordum. Bilmek mi? İstemem.

 

* Anılarımızı çoğaltmayalım demiştin. O gün bugündür. Herkes eksiliyor kendi payına.

 

* Aşk, bizim üzerimizde ödünç alınmış bir elbise gibidir.

 

* Yol deyince bizim aklımıza

´uzun ince bir yol gelir

gece gündüz gidilen´

Yol deyince bizim aklımıza

´Kuşların konduğu

Telgrafın telleri gelir´

Yol deyince bizim aklımıza

´Geciken

Kara tren gelir´

 

* Bir zamanlar uzak ülkelerden kafiyeli cümleler taşırdım heybemde. En güzel vezinli hayalleri ben kurardım. Bir zamanlar işte. Bir zamanlar.

 

* Sana olan hasreti kitaplardan okumadım.

Hasretini ilmek ilmek ruhumda yaşadım.

 

* Dalından düşen yaprak, asıl sükût-u hayali betonun asfalt olduğu yere düştüğünde yaşar. İçimizde gizlenemez bir geçmişi anlatma arzusuyla geleceğe yürürken, ruhumuzdaki bu sükût-ı hayali taşımak zorunda bırakıyor bizi hayat.

 

* Yarın öbür gün bir yerlerde karşılaştığımızda ´adını hatırlayamadım´ cümlesini kurmamak için önce yüzünü sonra adını unuttum.

 

* Bir şiirin ezberlenip de unutulmuş bir mısrası gibiyim.

 

* Ekmeğin tadıyla hatırlanan zamanlardan kalma gibidir aşk.

 

* Herkesten bir şey kaldı,

Bizden hariç bizde.

 

* Sevdasında boynu kıldan ince olan yüreğim.

 

* Her âşık, sürgün olduğu kalbin esaretiniyaşar.

 

* Hayatın saklambaç oyununda,

Önüm, arkam, sağım, solumdun benim.

 

* Seni ki yaşadım. Sustum. Ki bu başka türlü anlatılmazdı.

 

* Yüzüm ne kadar aşina günahıma. Oysa ben, ömrümü tövbe kapısında geçirmiştim. Ey! Bunca tövbe ettiğim günaha bulaşan kalbim, tövbeler olsun sana!

 

* Züleyhâ, dua kapısındaydı. Semâya yükselen bir duası olmalıydı: ?Rabbim! Beni yanlışa sürükleyecek imkânı ve fırsatı verme.? dedi. Sustu. Ki değil mi ki O, sînelerdekini de bilendi. İşte o gece Züleyhâ, Yusuf´u rüyasında gördü.

 

* Herkesin susacak bir sözü vardır.

 

* Ah vuslat! Sen ki ne hicranlar yaşattın bana.

 

* Her şiir, kendi şairini kurban ediyor şu hayatta.

 

* Yürümekle bitmiyor yollar. Duruyorum, yollar bitiyor; ben hâlâ yürüyorum.

 

* Ey yazısı yazımla birleşmeyecek olan. İster unut, ister unutma beni. Ki değil mi ki suya yazılmış bir yazıdır bu.

 

 

NEŞAT SAMAT